Halkların Demokrati Partisi (HDP) Grup Başkanvekili ve Yeşiller ve Sol Gelecek (Yeşil Sol Parti) Erzurum Milletvekili adayı Meral Danış Beştaş, seçim çalışmaları için gittiği Erzurum'un Karayazı ilçesinde 13 Nisan'da trafik kazası geçirdi.
Kazadan yaralı olarak kurtulan Beştaş, belinde oluşan kırık nedeniyle 14 Nisan'da ameliyat edildi.
Şu an Beştaş'ın Erzurum'daki seçim kampanyasını, HDP milletvekilleri dönüşümlü olarak yürütüyor.
Beştaş'la fizik güçlüklere rağmen uzaktan yürüttüğü seçim kampanyasını, 14 Mayıs seçimlerini ve Erzurum'da İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik saldırıyı konuştuk.
Felç kalmaktan kıl payı kurtuldum
Önceki dönem Meclis'te yaptıklarınıza baktığımızda, sizin her yere yetişmeye çalıştığınızı ve her kesimin sesini duyurmaya çabaladığınızı görüyoruz. Şu an seçim kampanyası sürecinde çalışmalardan uzak kalmak size nasıl hissettiriyor?
Şüphesiz çok kötü hissettiriyor. Yaşamımın hiçbir döneminde bu şekilde evde kaldığım, uzaktan çalıştığım olmadı. Üstelik çok tarihi bir seçim dönemindeyiz ve seçim çalışmalarında sahada olamamak çok kötü bir his. Ancak ağrılarım, geçirdiğim kazanın ve ameliyatın ciddiyeti, tedavi sürecimin devam ediyor oluşu sahada seçim kampanyası yürütmeme izin vermiyor. Ben de kuşkusuz bu bilinçle hareket etmek zorundayım. Netice itibari ile tehlikeli bir kaza geçirdim ve felç kalmaktan kıl payı kurtuldum.
Öngörülemez, önceden kestirilemez bir kazaydı bu. Ölüme ramak kalmışken, felç olmaya ramak kalmışken bu şekilde kurtulabildim. Bu noktada hayatta olmak, evden de olsa çalışabiliyor olmak biz nebze de olsa iyi hissettiriyor, zira aksi de olabilirdi. Meseleye biraz da bu açıdan yaklaşmak gerekiyor.
Uzaktan yürüttüğünüz çalışmalarınız nasıl sürüyor?
Evden de tüm koşullarımı zorlayarak seçim çalışmalarına müdahil olmaya çalışıyorum; her gün Erzurum parti yöneticilerimizde görüşme halindeyim, koordinasyona dair çalışmalar yürütüyorum, televizyon yayınlarına, sosyal medya canlı yayınlarına katılarak, evden kısa videolar çekip paylaşarak, gazetelerle röportajlar yaparak bir seçim kampanyası süreci geçiriyorum.
Bugünler de geçecek, biraz zorlu da olsa, biraz zaman da alsa, çoğu gitti azı kaldı diyelim. İyileşmeye her gün bir adım daha yaklaşıyorum ve bir an evvel Erzurumlularla buluşmak için sabırsızlanıyorum.
Arkadaşlarımı izlerken duygulanıyorum
Seçim çalışmanız şu an bir dayanışma kampanyası gibi ilerliyor esasen. Diğer milletvekili arkadaşlarınız bu dayanışmayı nasıl örüyor? Bu dayanışma size nasıl hissettiriyor?
Dayanışmadan ziyade bizim parti geleneğimizin bir yansımasıdır bu ve bizler her koşulda, nerede görevlendirilirsek orada çalışırız. Bu örgütlülük salt Erzurum'da değil bütün illerde süre gidiyor ve vekillerimiz vekil adaylarına destek olmak adına her kentte seçim çalışması yürütüyor.
Elbette benim Erzurum birinci sıradan aday olmam; ancak bu talihsiz kaza nedeniyle alanda olamamam farklı bir çalışma yürütülmesini gerekli kıldı. Çalışmaları izlerken gurur duyuyorum ve çok duygulanıyorum. Arkadaşlarım ekstra bir çaba ile benim yokluğumu hissettirmeksizin çalışıyorlar. Böylesi bir tablodan onur duyduğumu bir kez daha ifade etmek ve bu vesileyle arkadaşlarımıza teşekkür etmek isterim.
Halkımızın desteği
Şüphesiz Erzurum halkının da hassasiyeti ve seçimi kazanmaya dönük çabası, destekleri, katkıları beni güçlü hissettiriyor. Bu aynı zamanda bizim bireysel kaygılarla değil, bir halk hareketi olarak duruşumuzu gösteriyor. Herkes Erzurum için büyük bir özveriyle çalışıyor, hiçbir alanda boşluk bırakmaksızın çalışmalarımız devam ediyor. Hakeza Genel Merkezimizin, üyelerimizin, gönüllülerimizin çabası ile hiçbir duraksamaya mahal vermiyoruz. Umuyorum halkımızın bu desteğini zaferle taçlandıracağız.
Öte yandan parti olarak geçmiş yıllarda da öyle çok deneyimledik ki bir olmayı, birlikte bir dayanışmayı örmeyi, adaylarımız cezaevindeyken de aynı özveri gösterildi geçmişte. Hepimiz aynı amaca özgülendiğimiz için, birbirimizin yerine aynı sorumluluğu hissedebildiğimiz için, ki aynı şey benim için de geçerli, sağlığım elverdiği müddetçe her alanda, her yerde, her koşulda büyük bir özveriyle çalışırım. Bu açıdan da böyle güçlü bir hareketin bir parçası olmak beni umutlandırıyor ve onurlandırıyor.
Cumhur İttifakı yeni bir şey söylemiyor
AKP-MHP ittifakı muhalefete yönelik ayrımcı söylemlerde bulunmaya devam ediyor. "Zillet İttifakı", "Adaylarını Kandil belirliyor", "Bunlar LGBT'ci" gibi ifadeler bu söylemlerden bazıları. Ya da yine, İçişleri Bakanı'nın "Erdoğan'dan önce Kürt Kürt'üm, Alevi Alevi'yim diyemiyordu" çıkışı. Genel olarak bu tutuma dair ne düşünüyorsunuz?
Cumhur İttifakı yeni hiçbir şey söylemiyor; eski bilindik ezberlerini tekrarlıyor. Bir kez açılışını yaptığı bir yeri 10 kez daha açarak, hizmet sunuyormuş izlenimi veriyor. Konuştuklarında da sanki 21 yıldır iktidar değillermiş, sorunları kendileri yaratmamışlar gibi gayet rahat muhalefet terminolojisi ile eleştiri yapıyorlar, olanı düzelteceklerini ifade ediyorlar.
İçinden çıkmaya çalıştığımız bu enkazın mimarı onlar oysa! Ekonomik darboğaz, yıkımlar, yoksulluk, aksayan sağlık ve eğitim politikaları, hukuksuzluklar yetmezmiş gibi bir de keskin ve çirkin bir dille halkın sosyolojisi ile oynamaya çalışıyorlar.
Erdoğan rahat olsun
2018 yılındaki seçimlerde de aynı dili aynı argümanları kullandılar. Ayrımcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici bu dilden vazgeçmediler, buradan besleniyorlar zira. Aslında iktidarın bu iftiraları ve kullandığı tehlikeli dil; yarattıkları, harabeye çevirdikleri her şeyin üzerini örtmek. O kadar çok bozdular ki her şeyi, üzerini kapatmak için keskin bir dile başvuruyorlar. Yalnız, halk her şeyin gayet farkında ve onların yarattığı bu yıkımın içinden çıkmaya çalışıyor; çıkacak da!
Bu bir seçim. Serbest, demokratik bir yöntem. Yani demokratik toplumların rutin olarak uyguladıkları bir sistem. Ancak iktidar seçim değil, savaşa gider gibi bir tutum takınıyor. Söylemlerinde sürekli savaş sanayii var, uçaklar, İHA'lar, SİHA'lar var, Erdoğan her nedense kamuflajlı askeri kıyafetleri tercih ederek alana çıkıyor. Çünkü kendinden olmayanı düşman gibi görüyor. Kapsayıcı bir dil yok.
Sanki kendi ülkemizde bir seçime değil, başka bir ülkeyle savaşa gidiyor. Oysa söyleyelim kendisine de, ortada savaş yok, çatışma yok. Halk sadece oy kullanacak, rahat olsun yani (gülüyor). Demokrasilerde seçim: partilerin sınavıdır, özgüvenle gitmek gerekiyor sandıklara. Ortada 2 ihtimal var zaten.
Seçime doğrudan müdahale var
14 Mayıs seçimlerine sadece altı gün kaldı. Bir yandan Yeşil Sol Parti üyelerine ve seçmenlerine yönelik operasyonlar da sürüyor. Milletvekili adaylarınız tutuklanıyor. Buna dair ne söylemek istersiniz?
İktidar, kaybetmemek için seçim ve rekabet dışında her türlü yöntemi kullanıyor. Bu şekilde programlamışlar kendilerini, demokratik alternatifleri bilmiyorlar. Eskiden seçim süreçlerinde İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanları istifa ederlerdi, seçimlerin güvenliği için. Şu anda bakanlar sahada, valiler kaymakamlar iktidarın emrinde. Devlet olanaklarıyla yürütülen bir seçim yarışı var. Ve bu eşitsiz yarışta iktidar, bununla da yetinmeyip partimizi kriminalize etme yarışında.
Sürekli partimize yönelik hukuku baskı aracı olarak kullanan iktidar, üyelerimizi, adaylarımızı tutuklayarak yarışı kazanacağını umuyor. Hakeza partimizi, yöneticilerimizi, adaylarımızı, bileşenlerimizi, bileşen partilerin genel başkanlarını, rehin tutulan Demirtaş'ı hedef göstererek kampanya yürütüyor. Yani seçime doğrudan müdahale var! Bunun farkında olmadığımız sanılmasın, sadece şu an kendi seçim kampanyamıza odaklandığımız için onların bu tutumunu gündem yapmıyoruz. Bizi başarıdan alıkoyamayacaklar ama.
Erzurum, organize bir saldırı
Türkiye halkları onların ne dediğine değil, ne yaşadığına bakacak sandığa giderken. Tavsiyem de bu olacaktır: Sevgili halkımız, iktidarın söylediklerine kulak asmayın, sadece ve sadece yaşadıklarınızı esas alın. Ve bilin ki 15 Mayıs sabahı, uzun süren bir darbenin bitişini kutlayacağız!
Son olarak, Erzurum'da yaşanan provokasyona dair ne söylemek istersiniz?
Erzurum olayı da elbette iktidarın kirli dilinin bir ürünü. Bu vaka Erzurumlulara mâl edilemez, Erzurumluların duruşunu yansıtmaz. Bu olay, kaybeden iktidarın şiddeti meşru gören dilidir. Organize bir saldırıdır, bu ağır vebal bile bile geliyorum diyen tehlikeyi önlemeyen idarenindir.
Bu taşlı-sopalı saldırılara yanıtı, Erzurum halkı pusulaya vuracağı mühürle verecektir, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Erzurum'un içindeki hoşgörüyü görünür kılacak, herkesin birbirine, her görüşe, her düşünceye saygı duyduğu özlenen iklimi yeniden inşa edeceğiz. Az kaldı!