DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA’nın genel merkezinde görüşme gerçekleştirdi. İki lider yaptıkları görüşmenin ardından kameraların karşısına geçerek yöneltilen sorulara yanıt verdi.
Parlamenter sistem, Türkiye’nin ekonomik durumu gibi başlıkların masaya yatırıldığı görüşmenin ardından Babacan, “Hukuk ve adalet olmadan ekonomiyi asla düzeltemezler. Asla enflasyonu düşüremezler. Asla kurda istikrarı sağlayamazlar. Faizlerin düşmesi hayal olur” dedi. AK Partili İsmail Kahraman’ın anayasanın ilk dört maddesine ilişkin sözlerine tepki gösteren Akşener ise, “Bu yaşlı arkadaşın evinde oturması, işine gücüne bakması, torunlarıyla ilgilenmesi, kaçak göçek çoluk çocuğuyla onlara moral vermesinde büyük fayda var” diye konuştu.
‘ÜLKEMİZİN İÇİNDEN GEÇTİĞİ KRİZ ORTAMINI DEĞERLENDİRDİK’
Görüşmede Türkiye’yle ilgili pek çok konuyu ve sorunu ele aldıklarını belirten DEVA lideri Babacan, görüşmenin içeriğine ilişkin, “Ülkemizin içinden geçmekte olduğu çoklu kriz ortamını değerlendirdik. Ülkemizin yaşadığı bu derin sorunlardan çıkış için neler yapılması gerektiğiyle ilgili de hızlı bir değerlendirme yaptık. Biliyorsunuz bir süredir üzerinde çalışmakta olduğumuz güçlenmiş parlamenter sistem var” dedi.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin altı partinin bir arada masa oluşturup çalışmaya devam ettiğini, bugün (5 Ekim) üçüncü kez bir ara gelineceğini belirten Babacan sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Biz bu çalışmayı çok önemsiyoruz. Ülkemizin içerisinde bulunduğu dar boğazdan çıkışın en önemli araçlarından, sütunlarından bir tanesinin sistem değişikliği olduğunu düşünüyoruz. Sayın genel başkanla parlamenter sistemle alakalı genel anlamda bir görüş alışverişinde bulunduk. Gördük ki aslında çalışmalar birbirinden uzak çalışmalar değil. Aklın yolu bir. Nasıl bir Türkiye’ye hayal ediyoruz, yarınların Türkiye’sinde neler görmek istiyoruz diye bir baktığımızda gerçekten özlediğimiz tablo birbirinden farklı tablolar değil. Bunun değerlendirmesini yaptık. Kuşkusuz arkadaşlarımız değerlendirmelerinin önümüzdeki sürecinde iki haftada bir diye kendi aralarında kararlaştırmışlar. Her toplantıda biraz daha ileri giderek, böyle dört beş altı ayrı sistemi en azından ilkeler bazında tek bir bakış haline getirebilir miyiz arayışında olacaklar. Umarım bu çalışmalar olumlu bir sonuç verir. Vatandaşlarımızın karşısında güçlü, iyi çalışılmış, geniş bir toplumsal ve siyasi mutabakat arayışıyla ortaya konulmuş bir çalışma oluşur diye hedefliyoruz, çaba gösteriyoruz.”
‘TÜRKİYE’DE YAŞAYAN HERKES BARIŞ İSTİYOR’
DEVA lideri Babacan ile Türkiye’ye dair birçok konuda istişarelerde bulunduklarını belirten İYİ Parti lideri Meral Akşener, parlamenter sisteme dair görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi. Seçime doğru gidildiğini belirten Akşener, “Bu seçimde parlamenter sisteme geçiş ya da bu ucube sistemde kalış üzerinden bir mücadele bir rekabet ortamı oluşacak” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye 20 yıldır, hadi neyse 10 yıldır istişare etmeyi unuttu. İstişare çok önemli bir konu. İnsanların istişare ettiği zaman Türkiye’nin sorunlarına dair, Türkiye’nin geleceğine dair pek çok konuda ortak fikirlere sahip olduğu, en önemlisi farklı fikirlerin de birbirini güçlendirdiğini istişare metodu ile anlamak mümkün oluyor. Farklılıkların azaldığı, müştereklerin çoğaldığı bir dile doğru, doğal olarak gidiliyor. Bir tek kişinin ‘ben istedim’ oldu dediği bir Türkiye’de istişarenin önemi her şeyden fazla öne çıktı. Türkiye’de yaşayan herkes huzur istiyor. Barış derken kendi iç huzuru ile barışmak istiyor. Devletini temsil eden, devletini yöneten insanların yargıya, ekonomiye oraya, buraya talimat vermesini istemiyor. Esnaf siftah yapmak istiyor. Velhasıl kelam yap, işlet, devret modelinden vazgeçilmesini istiyor. İsrafın, talanın, kayırmanın son bulmasını istiyor. Bütün bu fikirlerin, kanaatlerin gerçekleşeceği tarih de seçim.”
‘CUMHUR İTTİFAKI ADAYI MERAK EDİYORSA BU İŞTE BİR İŞ VARDIR’
Görüşmenin içeriğine dair iki liderin açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularına geçildi. AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un, muhalefetin cumhurbaşkanı adayıyla ilgili, “Hadi deyince sistemi değiştirebilecekleri düşük profilli bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemek zorunda kalacaklar” sözlerine Babacan ve Akşener şu ifadelerle yanıt verdi:
ALİ BABACAN: Sayın Kurtulmuş’un ifadeleri, kendi şahsi değerlendirmeleri olabilir kuşkusuz ama henüz bir seçim tarihi, adaylar belirlenmiş değil. Dolayısıyla böyle siyasette tecrübesi olan kişilerin herhangi bir konuda peşin hükümle bazı kanaatler ifade etmesi artık kamuoyunun takdiridir. Dolayısıyla bu konuda daha fazla yorum yapmayı doğru bulmuyorum.
MERAL AKŞENER: Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinin 24 saat merak ettiği konu Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı. Bunu niye bu kadar çok merak ediyorlar? Bizim söylemediğimiz her bir konuyu bu arkadaşlarımız bize dikte ettirmeye çalışıyor. Türkiye’de ekonomi baş aşağı, hukukun üstünlüğü gitti guguk oldu. Adalet ortadan kalktı. Böyle bir ortamda ekonomiye kafa yormak varken, Cumhur İttifakı’nın bileşenleri Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını merak ediyorsa bu işte bir şey vardır. Bunun anlamı da şu; psikolojik olarak Cumhur İttifakı cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini biliyor. Dolayısıyla kendilerine tavsiyem hemen bir seçim kararı ilan etsinler, 13’üncü cumhurbaşkanının kim olduğunu öğrenirler. Kendilerine bu fikir cimnastiğinde başarılar diliyorum.
‘İKTİDAR ÇÖZÜMÜ YANLIŞ YERDE ARIYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tarım ve Kredi Kooperatifi marketlerinden yaptığı alışveriş ve ardından yaptığı açıklama da iki lidere yöneltilen sorular arasında yer aldı. Erdoğan’ın marketlerdeki fiyatlara dair açıklamasını Babacan ve Akşener şu ifadelerle değerlendirdi:
ALİ BABACAN: Bir ülkenin cumhurbaşkanı artık market işletmeciliğine soyunduysa yani devleti, market işletmelerine sokarak fiyatları kontrol edebileceğine inanıyorsa bu beyhude bir cabadır. 84 milyonluk ülkede beş yüz tane, bin tane şubesi olan marketlerde fiyat kontrol edilemez. Türkiye’de enflasyonu, fiyatları düşürmenin yolu, maliyetleri düşürmekten geçer. Maliyetlerin de kökünde kaynağında döviz kuru vardır. Sayın cumhurbaşkanına tavsiyemiz ülkedeki döviz kuruyla ilgili istikrarsızlığı bir an önce önlemesi, 2018 Haziran seçimlerinde söz verdiği gibi hem enflasyonu hem faizi düşürmesi. Beklentimiz budur. Seçileli üç sene üç ay oldu. Hem kur yükseldi hem enflasyon yükseldi hem de faizler yükseldi. Şu anda Türkiye Avrupa’nın en yüksek faizinin uygulandığı ülke. Vatandaşlarımızın satın alma gücü düşmüş durumda. Yoksulluk arttı. Mutlak yoksulluk tekrar hortladı. Biz sıfırlamıştık. Bunların yolu devletin, ‘olmuyor, ben alıp satayım’ demesi değil. Devletin rolü makroekonomik dengeleri sağlam tutmak, enflasyonu düşürmek ve vatandaşlarımızın satın alma gücünü arttıracak ekonomi politikaları uygulamak. Çözümü yanlış yerlerde arıyor. Öncelikle hukuk ve adalet lazım. Hukuk ve adalet olmadan ekonomiyi asla düzeltemezler. Asla enflasyonu düşüremezler. Asla kurda istikrarı sağlayamazlar. Faizlerin düşmesi hayal olur. Ekonomi yönetimi hukuk gerektirir, adalet gerektirir, akıl gerektirir, istişare gerektirir.
MERAL AKŞENER: Sayın Erdoğan’ın market alışverişi meselesi. Vallahi biz bir buçuk yıla yakın bir süredir, Sakarya Milletvekili arkadaşımız Ümit Dikbayır ve eşiyle Sakarya’da aynı marketten aynı tüketim maddelerini satın alıyoruz. Oradan halkın enflasyonunu hesaplıyoruz. Sayın Erdoğan bizim yaptığımız bu ölçüm hareketini taklit etmiş, güzel bir şey. Türkiye’de sayın Erdoğan’ın tutumuyla herkes ve her kurum terörist olacaktır. Ekonomiyi düzeltemedikçe, demokrasi olmadıkça, adaleti sağlayamadıkça ve kendisini Nobel’e aday gösterilmesi gereken şu faiz sebep enflasyon sonuç teorisini ispatlayabilmek için herkesi, her kurumu terörist ilan etti. 2018’de terörist ilan edildi bir grup, 31 Mart seçimlerinde tarım üreticileri ve manavlar terörist olmuştu. Aradan zaman geçti 5 büyük zincir marketin teröristleşmeye gittiğini gördük. Bu hafta yaptığı çalışmayla da tanzim satış mağazalarını bin mağaza ile ucuz yedirecek. Sadece şu cümleyi gören, duyan herhangi bir yatırımcı, ister Türk ister yabancı, böyle bir ekonomi modelinin işlediği bu ülkeye bir liralık, bir dolarlık yatırım yapmaz. Ben herkesi ciddiyete davet ediyorum.
AKŞENER: İSMAİL KAHRAMAN’IN EVİNDE OTURMASINDA FAYDA VAR
İYİ Parti lideri Akşener’e, AK Partili İsmail Kahraman’ın anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilebileceğine dönük açıklamalarını nasıl değerlendirdiği de soruldu. “Sayın Kahraman’ın hep böyle bir eksantrik çıkışları olmuştur” ifadelerini kullanan Akşener, Kahraman’ın kendisiyle ilgili geçmişte söylediği sözleri de hatırlatarak şunları kaydetti:
“Başından itibaren yaşına bağlamıştım. Kendisinin hem de bir iftar sofrasında hem de rahmetli ağabeyimin arkadaşlarının yüzüne, Millet İttifakı içerisinde yer almamız sebebiyle şahsıma ‘Meral Kılıçdaroğlu’ dediğini biliyoruz. Dolayısıyla İsmail Kahraman beyefendi, bu sözleri üzerine ona bir protesto eden bir mektup yazdığımda kendisini savunmak için bana ‘FETÖ’cü’ demişti. Hep böyle oluyor. Gördük ki ailesinin yarısı FETÖ’den kaçak. Bu yaşlı arkadaşın evinde oturması, işine gücüne bakması, torunlarıyla ilgilenmesi, kaçak göçek çoluk çocuğuyla onlara moral vermesinde büyük fayda var. Kendini hatırlatmak için bu tarz eksantrik çıkışlardan uzak durmasında büyük fayda var. “
‘ADAYLIK KONUSUNDA KILIÇDAROĞLU YA DA BAŞKA LİDERLE KONUŞMADIM’
Akşener’in, “Başbakanlığa adayım” açıklamasının ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Akşener’in Başbakanlık görevini üstlenmesi bizim açımızdan son derece değerli olur. Ama bunlar ittifak içerisinde tartışılmış konular değil” değerlendirmesi yaptı. Kılıçdaroğlu’nun bu değerlendirmesi hakkında ne düşündüğü sorulan Akşener şu yanıtı verdi:
“Kendisine teşekkür ediyorum. Ben net bir şekilde ‘cumhurbaşkanı adayı değilim’ dedim. Cumhurbaşkanı adayı değilsiniz, gazeteci olarak siz bana peki nereye yürüyorsunuz dersiniz. Ben de ‘Başbakanlığa adayım’ dedim. Bunun anlamı nedir? Partinizi seçimde birinci parti haline hep beraber sonuç alırsınız, o zaman da Başbakanlık görevi sizin olur. Cumhurbaşkanlığı adaylığı şahsi bir karar. Sizin kendinizle ilgili verdiğiniz bir karar. İYİ Parti’deki arkadaşlarım bu kararımı biliyorlardı. Ben bu konuda Kemal Kılıçdaroğlu ya da başka bir liderle konuşmadım. Ama şu biliniyordu. Daha evvel, bu ülkenin önünü tıkayacak bir tutumum olmayacak, cumhurbaşkanlığı için çalışmayacağım demiştim. Durduğum yerde duruyorum. Sayın Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesine aracılığınızla teşekkür ediyorum. Beni ilgilendiren bir karar, bu elbette kişisel bir karar ve milletimize duyurdum."