DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir Torbalı İlçe Kongresi'nde konuştu.
Merkez Bankasını borç döviz satmakla suçlayan Babacan, "Mümkün değil. Merkez Bankası'nın kendi dövizi yok. Borç döviz satıyorlar. Net rezervi her satışla daha da eksiye düşüyor. Her müdahaleyle geleceğe daha büyük borç yükü bırakıyorlar. Yeni nesle vaadiniz borç içinde yüzen bir ülke mi? Biz buna izin vermeyeceğiz." idedi.
Babacan "Türkiye'de büyük bir yıkım yaşanıyor. Orta direk çöküyor. Çok büyük bir yoksulluk ve açlığa mahkum oluyor ülke. Vatandaşımız pazara gidiyor çeyrek lahana alıyorlar. Ülkeyi bu hale getirdiler" diye konuştu.
"Ekonomik kurtuluş savaşı" söylemini de eleştiren Ali Babacan "Bu kadar büyük bir ülkede hiç kimse tek başına bir şey yapamaz. Kimse kerameti kendinde ya da imzasında aramasın. Dürüst bir ekiple, ortak istişare ve akılla oldu bu işler. O dönem Erdoğan'ın dış güçlerden bahsettiğini duydunuz mu? Siz bu ülkenin en önemli finansal savunma hattı olan, 130 milyar dolarlık döviz rezervini cayır cayır yakın. Bütün savunma hattını yıkın. Döviz rezervlerini yerin dibine indirin. Sonra dış güçler. Neymiş, ekonomik istiklal savaşı veriyormuş. Kime karşı veriyorsun o savaşı söyle? Milleti açlığa razı olacaksın, yokluğa sabredeceksin diyerek kandırmayın kimseyi" dedi.
Babacan'ın açıklamaları şöyle:
Dibi delik olan havuzu doldurmaya çalışıyorlar. Mümkün değil. Merkez Bankası'nın kendi dövizi yok. Borç döviz satıyorlar. Net rezervi her satışla daha da eksiye düşüyor. Her müdahaleyle geleceğe daha büyük borç yükü bırakıyorlar. Yeni nesle vaadiniz borç içinde yüzen bir ülke mi? Biz buna izin vermeyeceğiz. Milletimizi gözümüzün içine baka baka yok 'ne yaptığımızı biliyoruz', yok 'ekonomik mopdel' diyerek bu ülkenin insanlarını aldatmalarına izin vermeyeceğiz.
'1 SENE ÖNCESİNİ MUMLA ARIYORUZ'
Tek bir yumurtanın fiyatı dahi 1 lira 60 kuruş olmuş durumda. 10 sene önceki refah seviyesini geçtik. 1 sene öncesini bile mumla arar hale geldik.
Türkiye'de büyük bir yıkım yaşanıyor. Orta direk çöküyor. Çok büyük bir yoksulluk ve açlığa mahkum oluyor ülke. Vatandaşımız pazara gidiyor çeyrek lahana alıyorlar. Ülkeyi bu hale getirdiler. Koskoca tarım ülkesini kendi kendine yeterli olamayan. Kendi ürettiğini kendi vatandaşına fahiş fiyatlarla satan bir ülke haline getirdiler.
'ÇEYREK LAHANA DÖNEMİNE GELDİK, MUTFAKLAR YANIYOR'
25 bin dolarlık milli geliri hedeflemiş bir ülkeye Çin modelini dayatamazsınız. Böyle bir şey yok. Şimdi 30'lu yaşlarda olan bir gencimiz bizim Youtube videolarının altına yorum yapmış. "Sayın Babacan'ın ekonomi yönetiminde olduğu dönemde buzdolabını açtığımda hep bir şeyler düşerdi, dolap dolardı. Şimdi açıyorum sadece iki raf dolu" diyor. Belli bir refah seviyesini görüp gerilere düşmek vatandaşlarımızı çok olumsuz etkiliyor. Nereden nereye. Yarım lahana, çeyrek lahana dönemine geldik. Mutfaklar yanıyor.
'AMELİYATLAR DURDU, MEDİKAL KRİZ VAR'
Bu ekonomik felaketin başka bir sonucunu da göstereyim. Medikal kriz. Tüm yurda yayılıyor. 81 ilde ameliyatlar durdu. Gerçekten şu anda sağlıkta da büyük bir kriz içindeyiz. TTB Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde bazı ameliyatların durduğunu açıkladı. Bir ay önce SGK 53 ilacı geri ödeme listesinden çıkardı. Vatandaş cebinde para varsa tedavi olsun demek. Bazı ilaçlarda para kâr etmiyor. 650 ilacın artık piyasada bulunamadığını söyledi.
Sağlıkta sosyal devlet diye bir şey kalmadı. Bitti. Doktorlarımız bu ülkeden kaçıyor biliyor musunuz. Ucuz işgücünden yıldılar. Uzun nöbetlerden, şiddetten bıktılar. Popülist sağlık politikalarından bıktılar. TTB grafiğine göre kasım sonuna kadar 1246 doktorun ülkeyi terk etmek için gereken bir belgeye başvurduğunu gösteriyor.
Bu gidişle pek çok branşta uzman doktor bulmakta zorluk çekeceğiz. Tıpta son sınıftaki öğrenciler TUS'a çalışmıyor. Yurt dışı denklik sınavlarına ve İngilizce, Almanca derslerine çalışıyorlar. Öğrenciler bile yavaş yavaş başka ülkeye doğru gitmeye hazırlanıyorlar. Bu kötü yönetimle onca emekle yetiştirdiğimiz insan gücünü göz göre göre gönderiyoruz.
'SEBEPLER ALEMİNE BAKINCA KENDİNİ GÖRECEKSİN'
Artık gerçekten yeter diyoruz yeter. Bu milletin hassasiyetlerini istismar etmeyi bırakın artık ya. Bu ülkedeki korku iklimini siz yarattınız. Ürünlerin eksilmesine sebep olan sizin kötü yönetiminiz. Bütün bunlara siz sebep oluyorsunuz. Korkunun, yoksulluğun kaynağı Beştepe'de. Başka yerde aramayın. Bizim inancımızda zorluk karşısında sabır vardır ama Erdoğan'a sesleniyorum. Sebepler alemine bir bakın. Orada kendinizi göreceksiniz. Tüm bu kötü tabloyu terse çevirmek düzgün bir yönetim kadrosuyla inanın çok kolay.
'KİME KARŞI VERİYORSUN O SAVAŞI?'
Bu kadar büyük bir ülkede hiç kimse tek başına bir şey yapamaz. Kimse kerameti kendinde ya da imzasında aramasın. Dürüst bir ekiple, ortak istişare ve akılla oldu bu işler. O dönem Erdoğan'ın dış güçlerden bahsettiğini duydunuz mu? Siz bu ülkenin en önemli finansal savunma hattı olan, 130 milyar dolarlık döviz rezervini cayır cayır yakın. Bütün savunma hattını yıkın. Döviz rezervlerini yerin dibine indirin. Sonra dış güçler. Neymiş, ekonomik istiklal savaşı veriyormuş. Kime karşı veriyorsun o savaşı söyle? Milleti açlığa razı olacaksın, yokluğa sabredeceksin diyerek kandırmayın kimseyi.
Daha evvel yaptık. Yine yapacağız. Güven gelecek. Faizler güvenle ve itibarla düşecek. Talimatla değil, doğru politikalarla düşecek. İnsan onuruna aykırı bu pahalılığı gündemden sileceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın. Bu kabustan hep birlikte uyanacağız. Önce hukuku ve kurumları ayağa kaldıracağız. Türkiye'yi huzura ve refaha eriştireceğiz. Güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeyle topyekun zenginleşeceğiz.