Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700’üncü hafta eylemine yapılan müdahalenin hak ihlali olarak karara bağlandığı fakat eyleme katılan kayıp yakınlarına, hak savunucularına ve destekçilerine açılan davanın 11’inci duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görüldü.
Artı Gerçek'ten Ezgi Yıldız'ın haberine göre, duruşma öncesi görüleceği 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi salonu önünde çok sayıda hak savunucusu ve avukat hazır bulundu.
AVUKAT CİHAN: SAVUNMALARA DEVAM EDİLMESİ AYM İHLALİ OLACAKTIR
Duruşmada ilk olarak Avukat Ahmet Cihan konuştu. Cihan, “Ortada bir suç yoksa ceza yoktur ve savunmanın alınması da anlamsız olacaktır. Bu tavır sanık sıfatı taşıyan kişilerin üzerinde bir stres yaratacaktır” dedi.
Cihan, daha önce AYM’nin verdiği hak ihlali kararlarını hatırlatarak, “700’üncü hafta buluşmasının yasaklanma nedeniyle bugün yargılanıyorlar. 95’ten bu yana eylem yapan bu kitle sadece kayıplarını arıyor. Bırakın kamu düzenini bozan kişiler olmayı, trafiği dahi engellemediler. Kötü muamele uygulayan polislerdi, görüntülerde bunu izleyeceksiniz. Kararın tebliği 10.45 fakat bu insanlar saat 10 itibariyle gözaltına alınmaya başladı. AYM de bu hususta barışçıl eylemeler yapan kişilerin engellenmesini doğru bulmadı. Neden yargılanıyoruz biz burada? Hukuka uygun davrandığımız bir eylem yüzünden müvekkillerimiz diken üstünde. Bu davanın sürmesi hak ihlalidir. Yüksek mahkemenin kararı ortadadır" ifadelerini kullandı.
Avukat Ahmet Cihan, savunma yapacak kişilerin dinlenilmemesi halinde dahi davanın sonlanabileceğini söylerken “savunma yapacak kişiler de burada gelip ‘anayasal hakkımı kullandım’ diyecek. Derhal beraat kararı verilmesini ve sorgulara geçirmemesi talep ediyoruz. Sorgulara geçilmesi AYM kararına aykırı davranmak anlamına gelecektir” dedi.
AVUKAT KAVİLİ: SAVCININ MÜTAALASINI YENİLETİN
Avukat Cihan’ın ardından Ömer Kavili söz alarak duruşma savcısının mütalaasını değiştirmesini istedi. Hakim, savcıdan yeni mütalaa istemeyince Kavili itiraz etti.
Avukat Ömer Kavili, “Az evvel meslektaşım AYM kararından değil AYM kararlarından söz etti. Her hafta saldırıya uğrayan bu kişilerin evlatlarının kemiğini araması suç değildir. Sizden bir yargıç olarak savcının mütalaasını yeniletmenizi istiyorum. Yargılanması gereken suç sanıklara ait değil çünkü suç işleyen failler burada değil. Kanunsuz ve keyfi uygulamalar bu salonda devam etmektedir” dedi. Avukat Kavili, mahkeme başkanının itirazlarını dikkate alamaması üzerine tekrar itiraz ederek, “İddia makamından gelen mütalaa yetersizdir. Bu salonda AYM kararlarının uygulanmasını istedi meslektaşım, bu talebine dair bir kelime edilmedi” ifadelerini kullandı.
'ANAYASAL HAKKIMI KULLANDIĞIMI BİLİYORUM'
Mahkeme başkanı derhal beraat kararının verilmesi talebinin reddine karar vererek, sanıkların ifadelerinin dinlenmesine geçildi. Ahmet Karaca, “Eyleme katıldım vicdanı sorumluluğum gereği suç işlediğimi düşünmüyor beraatimi istiyorum” dedi.
Hakim, Karaca'ya olay günü polis tarafından bir ‘uyarı yapılıp yapılmadığını’ sordu. Karaca, duymadığını söyledi. Avukatı Ahmet Cihan söz aldı ve savunmayı hemen yapmayacaklarını söyledi. Hakim, sanığa mahkumiyet kararı verilmesi durumunda ertelenmesine onay verip vermediğini sordu. Sanık “Beraat alacağımı bildiğim için bunu kabul etmiyorum” dedi.
Hakim hak savunucusu Hakan Koç’a da Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasını (HAGB) isteyip istemediğini sordu. Koç, “Kayıp anneleriyle dayanışmak için Galatasaray'a gittim. Bir arbede yaşandı ve gözaltına alındık. Eylemin yasaklandığını gözaltına alındıktan sonra polis aracında öğrendim. Anayasal hakkımı kullandığımı biliyorum. Suç işlemedim, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum” dedi.
Hak savunucu Koray Kesik savunma yaptı. Kesik, “Ters kelepçeyle gözaltına alındım” dedi. Hakim, “Siz görüntü mü alıyordunuz” diye sordu. Kesik, “Ben belgeselciyim uzun zamandır orayı zaten çekiyordum. Polis beni işaret ederek gözaltına alınmamı istedi. Suç işlediğimi düşünüyorum” dedi.
'DAYAK YEDİK, YERLERDE SÜRÜKLENDİK'
Hak savunucusu Cafer Balcı, “27 yıl boyunca hekimlik yaptım, emekliyim. Sağlık halinin kişinin sadece bedeniyle ilgili olmadığı, toplumsal sağlıkla ilgili olduğunu düşünüyoruz Bu eylemde yargılanan insanların ruhsal hallerinde bir travma söz konusu. Toplumsal bir travma da söz konusu. Hatta mahkeme heyetine de soruyorum ‘sizin bir yakınınız alınsaydı, siz bu eylemlere katılmaz mıydınız? Sanıyorum katılırdınız. En anayasal hakkımızı kullandık. Dayak yedik, yerlerde sürüklendik. Yargılanması gerekenler burada değil. Haklıyım vicdanen haklıyım. İnsanlar yakınlarını kaybettiler ve onların yanındayım bundan sonra da yanlarına olmaya devam edeceğim” dedi.
'ADALET MÜCADELELERİNE DESTEĞİM SÜRECEK'
Hak savunucusu Rüşa Çakır söz aldı. Çakır, “Cumartesi Anneleri’nin eylemi bu mahkemede suç sayılıyor ben buna katılmıyorum. Anonsları hiç duymadım, polislerin yarattığı kargaşada şiddetle gözaltına alındım. Adalet mücadelelerine desteğim sürecektir. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını istemiyor, beraatimi istiyorum” ifadelerini kullandı.
Hak savunucusu Ferhat Ergen’in savunmasına geçildi. Ergen şunları söyledi: “Demokratik hakkımızı kullandık ama engellendik. Suç teşkil edecek bir durum yok. Cumartesi Anneleri'nin kayıp olan yakınları yakınım olmasa bile onların adalet mücadelesinin destekleyicisi hem vicdani hem onurlu bir görevdi, bu yüzden de oradaydım. Beraatimi talep ediyorum.”
Jiyan Tosun detaylı ifade vereceğini ifade ederek savunmasını daha sonra yapacağını söyledi.
DURUŞMA YİNE ERTELENDİ
Mahkeme, Cihan Gülünay’ın adli kontrol şartının devamına, savunması alınmayan sanıkların savunmalarının tamamlanmasına karar verdi. Duruşma, 5 Nisan saat 10.00’a ertelendi.
Ne olmuştu?
27 Mayıs 1995’ten bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi ve basın açıklaması düzenleyerek gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 25 Ağustos 2018 tarihli 700. Hafta buluşması Beyoğlu Kaymakamlığı’nca yasaklanmıştı. Polis eylemi engelleyerek biber gazı kullanmış ve çok sayıda kişiyi gözaltına almıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kararıyla Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmeleri engellenen Cumartesi Anneleri/İnsanları’na yönelik olarak “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamalarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi ve İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde haklarında aynı suçtan yargılanmak üzere dava açılmıştı.
Müdahaleye ilişkin 1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ablası Maside Ocak, 700. haftadaki polis müdahalesini AYM'ye taşımıştı. AYM 'kötü muamele' iddiasını reddederken, Anayasa'nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Maside Ocak'a 13 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermişti.
Fakat buna rağmen açılan davanın ilk duruşması 25 Mart 2021 tarihinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde görülmüştü. Duruşmada öncelikle derhal beraat talebinde bulunulmuş fakat reddedilmişti. Sanık savunmaları ve avukatlarının savunmaları alınmasının ardından savcı mütalaasında, dinlenmeyen tanıkların dinlenmesini ve savunmaların tamamlanmasını istemişti.
Davanın ikinci duruşması 12 Temmuz 2021 tarihinde görülmüştü. Sanıkların ve avukatların savunmaları Mahkeme Başkanı tarafından sık sık kesilmiş ve buna itiraz edilmesi üzerine yaşanan tartışma sonucunda CHP Milletvekili Mahmut Tanal duruşma salonuna alınmamıştı. Mahkeme Başkanı hakkında reddi hakim talepleri sunulmasına rağmen, talep reddedilerek duruşmaya devam edilmesi yönünde ısrarcı olunması nedeniyle yaşanan gerginliğin sürmesi sonucu önce Mahkeme Başkanı devamında da sanıklar, vekilleri ve dayanışma göstermek için gelenler duruşma salonunu terk etmişti. Ara kararlar boş duruşma salonuna okunmuştu.
24 Kasım 2021 günü görülen duruşmada ise avukatlar hem salgın hem de ikinci duruşmadaki reddi hakim taleplerinin kesinleşmemesi nedeniyle duruşmanın ertelenmesini talep etmişti. Bütün bunlara ek olarak 700’üncü haftadaki buluşmada göstericilere işkence uygulayan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edilmişti. Tüm talepler gerekçesiz reddedilmesi hakim ile avukatlar arasında tartışma yaratmıştı. Avukatlar duruşma salonunu terk etti ve duruşma ertelenmişti.
23 Mart 2022 tarihinde görülen duruşmada ise önce henüz ifade vermemiş olan tüm sanıklara zorla getirme tebligatı gönderilmişti. Bu nedenle sanıkların çoğu duruşmada hazır bulunmuştu. Duruşmada tekrar derhal beraat talebinde bulunulsa da yine reddedilmişti. Sanıklarla ilgili emniyet müdürlüklerinin terörle mücadele birimlerinden gelen araştırma yazılarının, yargılamanın Terörle mücadele Kanunu kapsamında bir suçtan kaynaklanmaması nedeniyle dosyadan çıkarılması talebinin ise daha sonra değerlendirilmesine, ifade veren sanıkların duruşmalardan dışında tutulmasına ve ifade vermeyen sanıklara SMS ile çağrı yapılmasına karar verilmişti.
21 Eylül 2022 günü gerçekleşen duruşmadan öncesi yapılması planlanan basın açıklamasına yasak olduğu gerekçesiyle Cumartesi Anneleri/İnsanları, avukatları ve duruşmaya desteğe gelen hak savunucuları önce abluka altına alınmış ve sonrasında 16 kişi gözaltına alınmıştı. Duruşmada ise avukatlar, arkadaşlarının gözaltına alınması gerekçesiyle savunma yapmayacaklarını ifade etmişlerdi.
Mahkeme Başkanı ise bu durumun ‘susma hakkı’nı kullandıkları yönünde değerlendirileceğini bildirmişti.
Yaşanan tartışmalar sonrası duruşma 3 Şubat 2023 günü 14.00’e ertelenmişti. 3 Şubat günü hakimin izinli olması nedeniyle duruşma görülmeden, dosya üzerinden duruşmanın 7 Temmuz 2023 gününe ertelenmesine karar verilmişti. 7 Temmuz 2023 günü görülecek duruşma da yine hakimin izinli olması nedeniyle bugüne ertelenmişti.