Adli Tıp Kurumu (ATK), demans tanısı konulan eski milletvekili Aysel Tuğluk için üçüncü kez “cezaevinde kalabilir” raporu verdi.
Yazılı açıklama yapan Aysel Tuğluk’un avukatları, “Tuğluk’un sağlık durumunun birlikte kaldığı arkadaşları, avukatları, aile üyelerinin yanı sıra cezaevi personeli ve yöneticileri tarafından da yakından gözlendiği ve sağlık durumunun kritik aşamaya geldiği” ifade edildi.
"Unutkanlığı ciddi boyutlara ulaştı"
Avukatlar yaptıkları açıklamada Aysel Tuğluk’un sağlık durumunun aciliyetine işaret ettiler ve şöyle dediler:
"Aysel Tuğluk'un unutkanlığının ciddi boyutlarda olması ve sağlık durumunun geldiği kritik aşama sebebiyle cezaevi gözlem kurulu tarafından Mart 2022 tarihinden bu yana periyodik olarak ‘değerlendirmeye tabi tutmama’ kararları verildi.
"Bunun dışında cezaevi tabipliğinin ya da bağlı bulunulan ASM hekiminin reçete içerikleri de hastalığın geldiği aşama sebebiyle bir başkasının yardımı olmaksızın cezaevinde yaşamını idame ettiremeyeceğini gösteren diğer belgelerdir.
"Tıbbi belgeler, birlikte kaldığı tutukluların tanıklıkları, avukatların gözlemleri, cezaevi gözlem kararları ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) bilimsel mütalaasıyla birlikte Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunduk.
"Başvuruda cezanın infazını ertelenmesinin talep edildi. Başvuru üzerine Aysel Tuğluk, Adli Tıp Kurumu (ATK) 3’üncü İhtisas Kurulu’na günü birlik götürüldü ve 22 Haziran’da yeni bir rapor tanzim edildi.
"Kurul raporları hiçe sayıldı"
“ATK, Aysel Tuğluk’un cezaevinde yalnız kalamayacağına dair verilen sağlık kurul raporları ve bilimsel uzman görüşlerinin tam tersi rapor verdi. Son rapor, on kişilik bir kurul tarafından hazırlanmış olup, müvekkilin üç ay süreyle günlük olarak izlenmesinin gerekliliği ve ancak bu üç ayın sonunda kesin değerlendirme yapılabileceğine dair üç üyenin muhalefet şerhini barındırmaktadır. ATK 3. İhtisas Kurulunun raporu; tek yanlı, çelişkili ve yüzeysel görüşler içeren, kanıta dayalı olmayan, bilimsellikten ve objektiflikten uzak bir dile ve içeriğe sahiptir.
"İtirazlar yapıldı"
"Söz konusu ATK raporuna karşı Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı ve ATK Üs Kurul nezdinde itirazlar yapıldı. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) ‘ihtiyati tedbir talepli’ yapılan başvuruda ise herhangi bir karar verilmedi.
Avukatlar, Tuğluk için hükümlü bulunduğu dosyada da yapmış oldukları bireysel başvurunun üzerinden 2,5 yıl geçmesine rağmen karara bağlanmadığını belirttiler.
Açıklamada, “Müvekkilimizin anayasal hakkı olan insan onuruna uygun koşullarda tedavisinin sağlanması için ivedilikle tahliye edilmesi gerektiğinden konunun hukuki takibini her boyutta sürdürdüğümüzü ve kronik ilerleyici demans hastalığının geldiği aşamayı inkar eden ve gerçeğe aykırı rapor düzenleyen sağlık görevlileri hakkında da ilgili başvurularımızı sürdürdüğümüzü bir kez daha ifade etmek isteriz” denildi.
TİHV raporu ne diyor?
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), geçtiğimiz yıl hazırladığı raporda Tuğluk'un "cezaevinde kalamayacağına" işaret ediyor: "Muayene kayıtları, psikometrik incelemeler, kişi hakkında düzenlenen raporlar, yazılan reçeteler, Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'nın kararları ve koğuş arkadaşları ve avukatları tarafından aktarılan bilgiler; 'orta evrede, tipik bir demans'a işaret etmektedir. Demans kişinin basit gündelik işlerini, yaşamsal gereksinimleri ve kişisel hijyenini başkasının desteği olmaksızın sağlayamayacağı bir duruma doğru ilerleyen, kalıcı nitelikte bozulmaya yol açan bir hastalıktır.
Tuğluk'un muayenelerine ait kayıtlar ve bilgiler kronolojik olarak değerlendirildiğinde; önceki muayenelere oranla yıkımın daha da arttığı, ilerleyici ve kalıcı nitelikte olan bu kinik tablonun; kişinin gerçeği değerlendirmesini, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırt etmesini, bağımsız karar alabilmesini ve kararlarını özgür iradesiyle tek başına hayatına geçirmesini engelleyecek boyuta evrildiği anlaşılmaktadır. Mevcut demans tablosu nedeniyle 'kişinin yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın tek başına sürdürmesinin mümkün olmadığı, cezaevi koşullarına bir başkasının yardımı olmadan zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamaz."
Ne olmuştu?
Beş yılı aşkın süredir Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Aysel Tuğluk, 13 Eylül 2017’de annesi Hatun Tuğluk’u kaybetti.
Annesinin kaybının ardından sağlık sorunları yaşamaya başlayan Tuğluk’a 15 Mart 2021'de Kocaeli Üniversitesi Hastanesi demans tanısı koydu.
KOÜ Adli Tıp Anabilim Dalı 12 Temmuz'da açıkladığı kesin raporunda ise; "Demansın ilerleyebileceğini, cezaevi koşullarında tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceğini, Tuğluk'un yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın sürdürmesinin mümkün olmadığını, zorunlu ihtiyaçları karşılayamayacağını, infazının ertelenmesi gerektiğini, infaz kurumunda hayatını yalnız idame ettiremeyeceğini" belirtti.
Tuğluk, daha sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. ATK, iki saat süren incelemenin ardından “hayatını yalnız başına idame ettirebilir, tedavisi ve düzenli kontrolleri sağlanarak, cezaevinde infazına devam edilebilir" yönünde rapor verdi.
ATK raporu nedeniyle Savcılık, infaz ertelenmesi talebini de reddetti.
"İhtiyaçlarını karşılamayacak durumda"
Tuğluk'un ağabeyi Alaattin Tuğluk, 22 Aralık'ta bianet’e verdiği röportajda “Ben kardeşim serbest bırakılsın diye bir çaba içinde değilim. Benim tek önceliğim kardeşimin sağlığı, doğru teşhis doğru tedavi tek derdim” demişti.
Cezaevinde Tuğluk'u ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise, "Tuğluk'un kendi ihtiyaçlarını karşılamayacak duruma geldiğini" söylemişti.
Buldan'a 24 Aralık'ta bianet'e verdiği röportajda şöyle konuşmuştu: "Konuşmakta, tanımakta zorluk çekiyor, hareketlerinde kısıtlılık var. Görmeye gittiğim gün Aysel Hanımı hastaneye götürmüşlerdi, sanırım Kobanî Davasındaki mahkeme heyeti SEGBİS ile Aysel Hanım'ın mahkemelere katılmasını talep etmiş ve bu talep nedeniyle hastaneye götürmüşlerdi.
Fakat Aysel Hanım bunu bize anlatamadı, beraberinde giden oda arkadaşı bir kağıda yazmıştı ve Aysel Hanım bu notu cama tutmaya çalıştı. Fakat bunu dahi zorlanarak yapıyordu."