İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 14 Mayıs'taki seçimler hakkında "Türk siyasetinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bu ucube döneme milletçe yapacağımız kritik bir seçim var. Vereceğimiz çok önemli bir karar var. Tam 1.5 ay sonra milletçe tarihi bir karar vereceğiz" dedi.
Akşener, "Ya millet iradesini yeniden hakim kılacağız ya da sarayın büyüyen gölgesinde kaybolup gideceğiz. Ya cumhuriyetin yeni asrını hep birlikte müjdeleyeceğiz ya da ucube bir sistemin ilelebet devamına boyun eğeceğiz" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında konuşan Akşener şu ifadeleri kullandı:
Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Bugün maalesef insanların vicdansızca fakirleştirildiği, kutuplaştırıldığı, devletimizin ise şuursuzca güçsüzleştirildiği ucube bir dönemden geçiyoruz. Çok büyük bir sınav veriyoruz.
Her gün saçma sapan açıklamalarla yıpratılan sinirlerimiz var, her gün akıl dışı kararlarla söndürülen umutlarımız var. Türk siyasetinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bu ucube döneme milletçe yapacağımız kritik bir seçim var. Vereceğimiz çok önemli bir karar var. Tam 1.5 ay sonra milletçe tarihi bir karar vereceğiz. Ya millet iradesini yeniden hakim kılacağız ya da sarayın büyüyen gölgesinde kaybolup gideceğiz. Ya cumhuriyetin yeni asrını hep birlikte müjdeleyeceğiz ya da ucube bir sistemin ilelebet devamına boyun eğeceğiz. Ya güç hırsından yolunu kaybetmiş bir kişinin ihtiraslarına teslim olacağız ya da istibdatın karşısında 'Yaşasın Hürriyet' diye bağıracağız.
Hiç şüphem yok ki 45 gün sonra milletimiz en doğru kararı verecek. O büyük ferasetini cümle aleme gösterecek. Kendisini unutanlara, yok sayanlara iradesinin gücünü yeniden hatırlatacak. O kutlu gün geldiğinde kazanan Türkiye olacak.
Milletimizin önündeki tarihi seçimin arifesinde Türkiye'nin geleceği için vaat edilen seçenekler net bir şekilde ortada duruyor. Bir tarafta kadınlara şiddeti, tacizi, tecavüzü, ölümü reva görenler var; bir tarafta kadınların ve çocukların haklarını hukuklarını genişletmek isteyenler var. Bir tarafta Cumhuriyet değerlerine gıcık olanlar; diğer tarafta her 10 Kasım'da hüzünlenenler var. Bir tarafta ekonomiden eğitime hemen her alanda ülkemizi krizler yumağına sokan beceriksizlik abideleri var; diğer tarafta krizleri çözmeye talip olan liyakatli kadrolar var. Bir tarafta Sinan Ateş'in katillerine göz yumanlar var; diğer tarafta katillerinden teker teker hesap soracak olanlar var. Bir tarafta gücünü rant şebeklerinden, mafyalardan alanlar var; diğer tarafta gücünü milletin kutlu iradesinden alanlar var.
İktidarın başı ve arkadaşları bu kadar açık ve net tablo karşısında milletin kararının ne olacağını gördükleri için paniğin pençesine düşmüş durumdalar. Daha dün Millet İttifakı'na bakanlık dağıtmakla uğraşlanlar, bugün bakanlarını milletvekili yapma derdindeler. Bu bakanlar devletin gücüyle seçime girip buna 'Adil bir seçim' mi diyecekler? Böyle bir ilkesizliği kabul etmiyoruz. Madem kabine üyeleri aydınlanmayla vekil adayı olmaya karar verdiler, hodri meydan buyursunlar istifa etsinler. Madem milletin iradesine teslim olmaya adaylar o zaman devletin zırhını çıkarıp öyle aday olsunlar.
Ama yapamazlar, vazgeçemezler. Bir Nebati Bakan vardı ne oldu ona? O ışıltılı gözleri gören var mı? Ekonomi perişan, esnaf kan ağlıyorken, kayıp bakan Nemo'nun nerede olduğunu bilen var mı? Kendisi bir tek Sayın Erdoğan'ın basın açıklaması olduğunda bir anda beliriveriyor."