Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, İYİ Parti’nin daveti üzerinde dün TBMM’de yapılan haftalık olağan grup toplantısına katıldı.
Burada konuşan Güneş kürsüden yerelden ulusala gazetelerin ve gazetecilerin sorunlarını anlattı.
“Gazetecilik zor zamanlardan geçiyor” diyen Güneş, “Gazetecilerin, muhabirlerin, foto muhabirlerinin, kameramanların, editörlerin, yöneticilerin, gazete sahiplerinin can güvenliği bulunmuyor” diye de ekledi.
AKP iktidarı döneminde yüzlerce yayın organının kapatıldığını söyleyen Güneş, 12 bini aşkın gazetecinin işsiz kaldığını, basın sektöründeki işsizliğin yüzde 30’u aştığını ifade etti.
Gazetecilerin işsiz kalmasının tüm yurttaşları ilgilendirdiğini aktaran Güneş “Gazetecilerin yaşadıkları ülkenin hafızasıdır” diye konuştu:
“Yayın organları kapatılıp binlerce gazeteci işsiz bırakılarak ülkenin hafızası siliniyor. Gazeteciler Basın İş Yasası’yla çalıştırılmıyor. Güvencesiz kalıyor.
“İçinde bulunduğumuz durumu iktidar sözcüleri ‘basın özgürlüğü açısından kıskanılacak bir durum’ diye tarif etse de maalesef kıskanılacak bir durumda değiliz. İktidarın basın sektörünün yüzde 90’ına egemen olduğu günümüzde hala gazetecilik damarına sahip yürekli meslektaşlarımız görevlerini yapma uğraşındalar, bunu yaparken de bedeller ödüyorlar.
“Yayın yasakları, sansür ve oto sansürün hızla sürdüğü bir ortamda halkın haber alma, bilgilenme hakkını sağlamaya çalışan yoksulluk sınırında maaş alan meslektaşlarımız özveriyle görev yapıyor.”
“12 bin gazeteci yargılandı”
Şu an için Türkiye’dek cezaevlerinde 28 gazeteci olduğunu söyleyen Güneş, AKP iktidarı döneminde en az 808 gazetecinin tutuklandığı, 12 bin gazetecinin de yargılandığı bilgisini verdi.
“Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü yok sayan, gazeteciliği terör faaliyeti, haberi suç sayan bir anlayışla görev yapan iktidar sadece kendi istediği soruları soran gazetecileri toplantılara almakta, sormayanlara akreditasyon uygulamaktadır” dedi.
“Gazetecilerin basın kartları verilmiyor”
Basın kartları hakkında da konuşan Güneş şunları söyledi:
“Binlerce gazetecinin basın kartı, iktidarın istediği gibi gazetecilik yapılmadığı için iptal edildi. İletişim Başkanlığı yüzlerce basın kartını da ‘incelemede’ diyerek vermiyor.
"Gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanma hakkı, basın kartı sahipliği şartına bağlandı. Basın İş Kanunu ile çalışmasına rağmen İletişim Başkanlığı’nın basın kartını vermediği gazetecilerin yıpranma hakkından yararlanması engellendi.
"İktidar medyasındaki gazetecilerin derneklere ve sendikalara üye olmaları engellendi. Ülke genelinde yüzde 13,66 olan sendikalaşma oranı basın sektöründe yüzde 7 civarında.
“BİK ve RTÜK iktidarın sansür aygıtı olarak çalışıyor. BİK resmi ilan kesintisiyle, RTÜK de verdiği yayın durdurma ve para cezalarıyla bağımsız yayın organlarını ekonomik olarak zora sokacak bir işlev üstlendi.
“Bağımsız gazetelerin reklam alması engelleniyor”
“İnternet sitelerine, sosyal medyaya sansür uygulanıyor, her yıl binlerce haber ve paylaşıma erişimin engeli getiriliyor. İktidar ana akım medyayı ve devletin ajansı olması gereken Anadolu Ajansı’yla, kamu yayıncılığı yapması gereken TRT’yi kendine bağladı.
“Özellikle iktidar medyası dışında kalan bağımsız yayın organlarının ilan ve reklam almaları engellendi. Ekonomik olarak zora giren bu yayın organlarında gazeteciler yoksulluk sınırında ücret alıyor.”
“Sözleşmeler gazetecilerin haklarını korumuyor”
Gazetecilere medya kuruluşlarında Basın İş Kanunu dışında üç tip sözleşme imzalatıldığından da bahseden Güneş “Telif sözleşmesiyle çalışan bir gazeteci sigortasız çalışıyor ve emekli olamıyor. Maaş+telif uygulamasıyla maaş bölünüyor. Bu da gazetecinin haklarını kısıtlıyor. Normal iş yasasıyla çalıştırdıklarında ise basın kartı alamıyor ve fiili hizmet zammı hakkından mahrum kalıyor. Bazı medya kuruluşlarında gazetecinin aldığı maaş bir kısmı fazla mesai olarak ücret bordrolarına yansıtılıyor. Bu durum gazetecinin kıdem ve ihbar tazminatlarının eksik hesaplanmasına yol açıyor” diyerek konuşmasını sonlandırdı.