Korona virüsü nedeniyle video konferans yöntemiyle düzenlenen AB Liderler Zirvesi'nin bildirisinin Türkiye'yle ilgili merak edilen bölümü, zirve devam ederken yayımlandı. Bildiride 'AB'nin Türkiye'yle işbirliğini kademeli, orantılı ve geri dönülebilir şekilde geliştirmeye hazır olduğu' ifadeleri yer aldı.
Türkiye'ye 2016'da vaat edilen Gümrük Birliği'nin genişletilmesi konusunda somut adım vaat edilirken, Ankara'ya aynı zamanda Doğu Akdeniz'de gerilimin yeniden tırmanması halinde yaptırım tehdidi de yöneltildi.
'TEK TARAFLI ADIMLARDAN KAÇINMA' ÇAĞRISI
AB liderlerinin bildirisinde, "Türkiye'ye uluslararası hukuku ihlal eden yeni provokasyonlardan veya tek taraflı adımlardan kaçınma çağrısı yapıyoruz" denilirken, ilerlemenin haziran ayındaki zirvede gözden geçirileceği belirtildi.
Bildiride, AB'nin 'çıkarlarını korumak için gerekli gördüğü takdirde' seyahat yasağı, mal varlığı dondurma, enerji veya turizm gibi sektörlerde yaptırım gibi araçlara başvurabileceği ifadeleri de yer aldı.
GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLENECEK
Bununla birlikte Doğu Akdeniz'deki gerilimin yatışmasına karşılık olarak, AB'den Türkiye'yle Gümrük Birliği'nin güncellenip geliştirilmesi vaadi geldi.
Bildiride, Gümrük Birliği Anlaşması'nın hizmetler ve çiftçilik ürünleri gibi alanlara genişletilecek şekilde güncellenmesi için uzmanların çalışma başlatabileceği belirtildi.
Gümrük Birliği'nin modernizasyonu 2016'daki mülteci anlaşması sırasında gündeme gelmiş ancak Brüksel-Ankara hattında insan hakları, Doğu Akdeniz ve üyelik müzakerelerinin durma noktasına gelmesi nedeniyle ertelenmişti.
Liderler, AB Konseyi'ni de Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için yetki üzerinde çalışmaya davet etti.
Bildiride, "Kamu sağlığı, iklim, terörle mücadele ve bölgesel konular gibi karşılıklı ilgi alanlarında Türkiye ile yüksek düzeyli iş diyaloğu başlatmaya hazırız. AB Komisyonu'nu, Türkiye'yle halklar arasında temas ve seyahat konularında iş birliğinin nasıl güçlendirileceğini araştırmaya davet ediyoruz" denildi.
İNSAN HAKLARI VURGUSU
AB liderlerinin bildirisinde, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne de vurgu yapıldı. Hukukun üstünlüğü ve temel hakların asıl endişe konusu olduğu, siyasi partilerin ve medyanın hedef alınması ve yakın zamandaki diğer kararların insan haklarına yönelik gerilemeyi temsil ettiği, bunun Türkiye’nin demokrasiye saygı yükümlülüğüne, hukukun üstünlüğüne ve kadın haklarına aykırı olduğu savunularak, bu alanlarda diyaloğun AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmayı sürdürdüğü ifade edildi.