77 baro ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM), İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı kararı ile feshedilmesine ilişkin ortak açıklama yayımladı.
Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereği uluslararası anlaşmaların kanun hükmünde, hatta hiyerarşide kanunun da üstünde olduğu belirtilen açıklamada, sözleşmenin Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilemeyeceği vurgulandı.
Kararın, Anayasa'nın 104'üncü, 15'inci ve 17'nci maddelerine de aykırı olduğunu belirten barolar, TBMM'yi iradesine sahip çıkmaya, siyasi erki de Anayasa'ya uymaya çağırdı. Açıklamada, "Kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmaya yönelik Anayasa'ya aykırı bu girişime karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyor, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bulduğumuz bu girişim karşısında toplumumuzun her kesimini bu mücadeleye destek vermeye ve dayanışmaya çağırıyoruz" denildi.
77 baronun ve TÜBAKKOM'un imzası bulunan açıklama şu şekilde:
"İstanbul Sözleşmesi, kadınların, çocukların herkesin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve şiddet mağdurlarının korunması, rehabilitasyonu ve bir daha aynı şiddet vakalarının yaşanmaması için topyekün bir birlikteliği öngören, herkesin yaşama hakkının teminatı bir uluslararası antlaşmadır.İstanbul Sözleşmesi; çok uzun yıllardır sürdürülen kadın haklan mücadelesi ve kazanımları ile hazırlanmıştır. Bu nedenle binlerce yıllık mücadeleye dayanan, bu uğurda yitirilen canların emeklerinin ve kişi hak ve özgürlüklerimize ilişkin çok önemli hukuki kazanımlarımızın bir gecede yok edilebileceğinin sanılması çok büyük yanılgıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bütün partilerin milletvekillerinin oy birliği ile Anayasamızın 90. maddesi uyarınca, 24 Kasım 2011'de 6251 sayılı Kanunla onaylanan İstanbul Sözleşmesi; milli iradenin sonucudur. Anayasamızın 90. maddesi gereği, usulünce yürürlüğe giren Temel Hak ve Özgürlüklere ilişkin Uluslararası Antlaşmalar kanun hükmündedir, hatta normlar hiyerarşisinde kanunların bile üzerinde yer alır.Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevlerinin Cumhurbaşkanı kararı ile ortadan kaldırılamayacağı, düzenlenemeyeceği Anayasanın 104. maddesinin açık hükmüdür.
İstanbul Sözleşmesi, Anayasa'nın 15. ve 17. maddelerinde düzenlenen "Kişinin Yaşam Hakkı; maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulmaması”, “Herkesin yaşama, maddi ve manevi hakkına sahip olduğu”, “Kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağına" ilişkin temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ve birebir ilişkilidir. Bu nedenle, Anayasa’nın 104. maddesi gereği, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarılması, hukuka aykırıdır.
TBMM'nin yani milletin iradesini yok sayarak Anayasa'nın 87. ve 90. maddelerine aykırı şekilde Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı kafan, Anayasa'ya aykırıdır. Cumhurbaşkanının İstanbul Sözleşmesini fesih karanının Anayasa'da temeli yoktur. Yetki ve usulde paralellik ilkesi gereğince imzalanan uluslararası antlaşmaların, Anayasa doğrultusunda aynı yöntemle feshedilmesi gerekmektedir.
Bu anlamda; daha önceden çıkarılan 15.07.2018 Tarih ve 9 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle bu konuda Cumhurbaşkanına yetki verilmesi de açıkça Anayasaya aykırıdır ve hükümsüzdür. Anayasa'nın 6. maddesi gereği 'Hiçbir kimse ve organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında “Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar” hükmü vardır. Bu nedenle Cumhurbaşkanına, milletlerarası sözleşmeleri sadece "onaylama ve yayımlama” görevi veren Anayasa, Cumhurbaşkanına milletlerarası antlaşmaları feshetme yetkisi vermemiştir.İstanbul Sözleşmesi'nin feshine yönelik Cumhurbaşkanı kararı, yasal dayanaktan yoksundur. İnsan hayatı ve güvenliği, kişi hak ve özgürlükleri, her türlü siyasetin üzerinde olup hiçbir politik hesaba kurban edilemeyecek kadar önemlidir. İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir; uygulanmaya devam edecektir.
Bu nedenle, öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni iradesine sahip çıkmak üzere göreve; siyasal iradeyi de Anayasanın 2. maddesinde açıkça tanımlandığı şekilde bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuki tüm ilke ve kurallara uymaya davet ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmemiz mümkün değildir. Bizler; Barolar ve TÜBAKKOM olarak kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak kabul eden İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmaya yönelik Anayasa'ya aykırı bu girişime karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyor, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bulduğumuz bu girişim karşısında toplumumuzun her kesimini bu mücadeleye destek vermeye ve dayanışmaya çağırıyoruz."
Açıklamayı yapan barolar ise şöyle:
“Adana Barosu, Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Aksaray Barosu, Amasya Barosu, Ankara Barosu, Antalya Barosu, Ardahan Barosu, Artvin Barosu, Aydın Barosu, Balıkesir Barosu, Bartın Barosu, Batman Barosu, Bilecik Barosu, Bingöl Barosu, Bitlis Barosu, Bolu Barosu, Burdur Barosu, Bursa Barosu, Çanakkale Barosu, Çankırı Barosu, Çorum Barosu, Denizli Barosu, Diyarbakır Barosu, Düzce Barosu, Edirne Barosu, Elazığ Barosu, Erzincan Barosu, Erzurum Barosu, Eskişehir Barosu, Gaziantep Barosu
Giresin Barosu, Gümüşhane-Bayburt Barosu, Hakkari Barosu, Hatay Barosu, Iğdır Barosu, Isparta Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu,Kahramanmaraş Barosu, Karabük Barosu, Kars Barosu, Kastamonu Barosu, Kayseri Barosu, Kırklareli Barosu, Kırıkkale Barosu, Kırşehir Barosu, Kilis Barosu, Kocaeli Barosu, Konya Barosu, Kütahya Barosu,Malatya Barosu, Manisa Barosu, Mardin Barosu, Mersin Barosu,Muğla Barosu, Muş Barosu, Nevşehir Barosu, Niğde Barosu, Ordu Barosu, Osmaniye Barosu, Sakarya Barosu, Samsun Barosu
Siirt Barosu, Sinop Barosu, Sivas Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu, Tekirdağ Barosu, Tokat Barosu, Trabzon Barosu, Tunceli Barosu, Uşak Barosu, Van Barosu, Yalova Barosu, Yozgat Barosu, Zonguldak Barosu.”