Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi izleyen Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Medya İzleme Komisyonu’nun hazırladığı 2022 Medya Raporu kamuoyuyla paylaştı.
Rapora göre;
- 2022’de gazeteciler ve basın kuruluşlarına ilişkin en az 174 dava görüldü / duruşma yapıldı. Bu davalarda en az 263 gazeteci yargılandı. Bazı gazeteciler birden çok davada hakim karşısına çıktı. Gazetecilerin çoğu hakkında açılan davalar yıl içinde birkaç duruşma boyunca devam etti.
- Bu davalarda en az 40 gazeteci hapis cezası veya para cezasına çarptırıldı.
- Gazetecilere toplamda en az 92 yıl 11 ay 15 gün hapis cezası verildi. Toplamda en az 317 bin 900 TL tazminat cezasına çarptırıldı.
- En az 24 gazeteci hakkındaki yargılamanın sonucunda beraat etti.
- Bir yıl boyunca; en az 33 gazeteci tutuklandı, en az 72 gazeteci gözaltına alındı. Bazı gazeteciler, gözaltına alınmalarının ardından tutuklandı. Bazı gazeteciler, haklarında kesinleşen yargı kararı uyarınca cezaevine gönderildi.
- 61 gazeteci, işini yaparken, özellikle toplumsal olaylarda saldırıya uğradı, engellendi. Saldırıların pek çoğunun arkasından gazeteciler gözaltına alındı. Gazeteciler, daha çok sosyal medya üzerinden tehdit edildi, hedef gösterildi.
- RTÜK bir yılda 13 TV kanalına 58 kez ceza kesti. Halk TV, Tele 1, KRT, Fox TV ve Flash Haber'e 54 kez ceza kesilirken; TGRT Haber, Beyaz TV, ATV, A Haber, Ülke TV, Kanal 7 ve Tv 24'e sadece 3 kez cezai yaptırım uygulandı. 5 TV kanalına verilen 54 cezanın toplam tutardı, 17 milyon 335 bin olurken; 8 TV kanalına verilen 4 cezanın toplamı 1 milyon 674 bin TL oldu.
"OHAL uygulamalarının devamı"
Raporda 2022’ye ilişkin bir değerlendirme de yapan ÇGD, gazetecilere yönelik saldırıları, engellemeleri ve sansür yasasını hatırlattı. Yaşananların olağanüstü hal (OHAL) uygulamalarının devamı olduğunu belirtti:
“2022'de Basın özgürlüğüne yönelik baskılar kapsamında gazeteciler, hemen hemen her toplumsal olayı takip sırasında emniyet kuvvetleri tarafından engellenirken; özellikle MHP siyasi anlayışına mensup kişilerin, bazı gazetecileri hedef alarak darp etmesi geçen yıl sıklıkla yaşanan gelişmeler arasındaydı.
“15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen ve 2 yıllık bir süre devam eden OHAL uygulamalarının, adeta fiili olarak uygulanmaya devam ettiğinin işareti olarak değerlendirdiğimiz gazetecilerin haber takiplerinin engellenmesine ‘meşru dayanak’ sağlamayı amaçlayan Emniyet Genel Müdürlüğünün hukuka aykırı içerikteki, toplumsal olaylarda ses ve görüntü alma yasağına ilişkin genelgesi de uzunca bir süre uygulamada kaldı.
“Haber takibi sırasında gazetecilerin engellenmesi, darp ve gözaltı düzeyine ulaşırken, gazetecilere yönelik şiddetin diğer merkezi MHP’lilerdi. Haber ve köşe yazılarında MHP’ye ilişkin eleştirel bakış açısına sahip bazı gazeteciler, geçen yıl bu siyasi anlayışın mensuplarının, ciddi şekilde fiziki şiddetine maruz kaldı.
“Geçen yılın en tartışmalı başlıklarından bir de iktidar mensuplarınca ‘dezenformasyonla mücadele’ adı altında kamuoyuna lanse edilen Basın Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik öngören yasa teklifiydi. Basın ve sosyal medyaya ilişkin birçok hüküm içeren teklifin, dikkat çeken maddesi ise Türk Ceza Kanununa, ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlığıyla eklenen maddeydi.
“İktidarların uygulamalarına eleştirel ve sorgulayıcı bir anlayışla yaklaşan gazetecileri doğrudan hedef alan düzenleme, toplumsal tepkilerin önüne geçmeyi, demokratik hakların başında gelen düşünce ve ifade özgürlüğünün hapsedilmesi, oto sansürün yasallaşmasını öngörmekteydi. Öyle de ol! Taksim’de gerçekleştirilen terör saldırısı sonrası, söz konusu düzenleme ve teklifteki diğer düzenlemelerin dayanak oluşturduğu çeşitli yasaklar konuldu; yerel medyada, yerel yöneticilerin faaliyetlerini eleştirel bakış açısıyla haberleştiren gazeteciler hakkında soruşturmalar yürütüldü.”