TBB Kadın Hukuku Komisyonu: İstanbul Sözleşmesi’nin ardından sıra Medeni Kanun’a gelecek
TBB Kadın Hukuku Komisyonu, kadınların yaşam hakkına dikkat çekti. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığına vurgu yapan TBB Başkan Yardımcısı Sibel Suiçmez, “Sıra Medeni Kanun’a gelecek” dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kadın Hukuku Komisyonu, (TÜBAKKOM) eski nişanlısı tarafından öldürülen avukat Dilara Yıldız anısına “Kadınların Yaşam Hakkı, Medeni Haklar ve Ayrımcılık” konulu sempozyum düzenledi.
İki oturum halinde düzenlenen sempozyumun “Kadınların Yaşam Hakkı, Devletlerin Pozitif Yükümlülükleri ve Cezasızlık Sorunu” başlıklı ilk oturumu TÜBAKKOM Kurucu Üyesi Avukat Tülay Çelikyürek başkanlığında yapıldı. Bu başlık altında Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Göztepe, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. D. Çiğdem Sever ve Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Fulya Eroğlu birer sunum yaptı.
Sempozyumun, “Ayrımcı Şiddete Karşı Türk Medeni Kanunu’nun Önemi” başlıklı ikinci oturumunun başkanlığını ise Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı avukat Sema Kendirci Uğurman üstlendi. Bu başlık altında Eşitlik İçin Kadın Platformu Sözcüsü Avukat Hülya Gülbahar, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Kadriye Bakırcı ile Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Özge Yücel birer sunum gerçekleştirdi.
'ŞİDDET ÖLDÜRÜR, HUKUK İSE YAŞATIR'
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TBB Başkanı Erinç Sağkan, şiddetin kaynağında, aklı ve vicdanı esir alan bir nefret, o nefretle beslenen, önyargıyla başlayıp suça dönüşmeye hazır bir ayrımcılık olduğuna dikkat çekerek, “Aynı şiddet, binlerce yıldır kadınları, sınırları belirlenmiş bir alanda tahakküm altında tutmanın gayri meşru yöntemi olmuştur” dedi.
Sağkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biliyoruz ki şiddet öldürür, hukuk ise yaşatır. Eğer hukuk işleseydi; İstanbul Sözleşmesi, bir gece yarısı, hukuk dışı bir kararla kaldırılamazdı ve 6284 sayılı kanunun eksiklikleri giderilir, etkin bir şekilde uygulanması sağlanırdı. Hukuk işleseydi, sahada her kademedeki görevli ve yetkililer, defalarca adli mercilere sığınan, hayatının tehlikede olduğunu söyleyen Dilara Yıldız’ın göz göre göre öldürülmesini önlemiş, onu hayata tutundurmuş olurlardı.”
'MEDENİ KANUN’A SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Medeni Kanun’a sahip çıkmaya devam edeceklerini ifade eden Sağkan, “Medeni Kanun’un hayati haklar getirdiğini toplumun her kesimine anlatmak, farkındalıkları büyütmek zorundayız. Bu ülkenin kadınları, avukatları ve toplum vicdanı, ülkemizin sonsuz bir karanlığa sürüklemek isteyen kör nefreti mutlaka ama mutlaka yenecektir. Çünkü kadın mücadelesi var, çünkü sizler varsınız” dedi.
'YASALARA DOKUNMA, YASALARI UYGULA'
TBB Başkan Yardımcısı ve TÜBAKKOM Dönem Sözcüsü Avukat Sibel Suiçmez de 6. yargı paketinin en kısa zamanda Meclis’e sunulacağı duyumları üzerine çok kısa sürede bu sempozyumu tertiplemek durumunda kaldıklarını söyleyerek, amaçlarının Medeni Kanun’da geriye gidişe yol açacak değişikliklerle ilgili fikir alışverişinde bulunarak bir irade ortaya koymak olduğunu belirtti.
Kadın cinayetlerinin bir insan hakkı ihlali, toplumsal bir sorun ve demokrasi sorunu olduğunu kaydeden Suiçmez, “Anayasada yer alan demokratik, laik, sosyal hukuk devletine uygun bir şekilde, samimi, etkin ve zihniyet dönüşümüne yol açacak politikalar üretmeden bu sorunu çözmenin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz” diye konuştu.
Suiçmez, samimi bir politika izlenmesinin ve zihniyet dönüşümünün sağlanmasının önemine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Zaten o nedenle diyoruz ki; ‘yasalara dokunma, yasaları uygula.’ Çok açıktır ki bugün, daha etkin bir politika uygulamak yerine, kadınlar olarak mücadelemiz kazanılmış haklardan geriye gitmemize yol açacak yasal değişikliklerin çıkmasını önlemek noktasındadır. Hepinizin bildiği gibi ya da tahmin ettiğimiz gibi, Meclis’e gelecek yasa değişikliğinin 3 temel konusu var: Kadın ve çocukların yoksulluk ve iştirak nafakaları, boşanma davalarının usulü ve aile arabuluculuğu. Nafaka hakkının sınırlandırılması, takdir yetkisinin hâkime bırakılması ve ödeme yükümlülüğünün de devlete bırakılması kadına karşı şiddeti, her türlü şiddeti artıracağı gibi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin de artmasına, yoksulluğunun da artmasına, kadına yönelik hak ihlallerinin de artmasına yol açacaktır.”
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN ARDINDAN SIRA MEDENİ KANUN’A GELECEK'
İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasının nedeninin basit olmadığını kaydeden Suiçmez, “Devamında bugün savunmak durumunda kaldığımız Medeni Kanun değişikliklerine sıra geleceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Medeni Kanun’da yapılmak istenilen değişikliklerin anayasada yer alan laiklik ilkesine, hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edeceği ve kadının insan haklarının ihlaline yol açacağı çok açık, net ortadadır. O nedenle yapılacak değişikliklerin nelere yol açacağını çok iyi bir şekilde anlatmak durumundayız. Yine özellikle kadına yönelik şiddette arabuluculuk ve uzlaştırma gibi alternatif çözüm yollarının uygulanmaması gerektiğini bıkmadan, usanmadan anlatmak, söylemek durumundayız. Medeni Kanun’da yapılması düşünülen bu değişikliklerin, sosyal devlet ilkesine aykırılık oluşturacağı gibi, kadınları şiddet ve ayrımcılık karşısında hukuki korumadan yoksun bırakacağını söylemek, anlatmak zorundayız” diye konuştu.