Sancar: Adalet ve özgürlüğü mutlaka getireceğiz
Urfa'da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, adalet ve demokrasi mücadelesinde öncülük yaptıklarını belirterek, 'Zulüm bitecek adalet gelecek' dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa İl Örgütü'nün "Şimdi Adalet Zamanı" şiarıyla parti binası önünde düzenlediği halk buluşması başladı. Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde düzenlenen buluşmada alana "Dem Dema Edaletê ye" pankartı asıldı. Yurttaşlar ise son dönemde cezaevlerinde yaşamlarını yitirenlerin fotoğraflarının olduğu lolipoplar taşıdı.
Halk buluşmasına, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Barış Anneleri ve bölge milletvekilleri katıldı.
Buluşmanın Suruç'ta miting olarak gerçekleştirilmesinin planlandığını, ancak kabul edilmediğini, Urfa’da seçilen yere de izin verilmediğini belirterek konuşmasına başlayan Sancar, "Asla hiçbir güç halkla buluşmamızı engelleyemez. İşte sizinleyiz, Urfa'dayız, birlikteyiz. Biliyorlar meydanda yapsaydık bu mitingi binlerce, on binlerce insanımız burada olacaktı. Şimdi sesimiz on binlere de, yüz binlere de, milyonlara da ulaşır! Yeter ki biz kararlı olalım ve yolumuzda dik yürümeye devam edelim" dedi.
'URFA 3. BÜYÜK ŞEHİR AMA İŞSİZLİĞİN, YOKSULLUĞUN EN YÜKSEK OLDUĞU ŞEHİRLERDEN BİRİ'
“Şimdi adalet zamanı, şimdi HDP zamanı” dediklerini ifade ederek konuşmasını sürdüren Sancar, şunları söyledi: "Öyle bir şehirdeyiz ki medeniyetlerin beşiği, kültürler diyarı insanlık tarihinin yeniden yazılmasını sağlayan derin köklere sahip bir medeniyet diyarındayız. Tarımın, zanaatın ve pek çok güzelliğin üretildiği bir şehirdeyiz. Bırakılsa Türkiye’nin 3’üncü büyük şehri olan Urfa, bu ülkeyi besleyecek kadar verimli topraklara sahip. Ama Urfa bu ülkenin işsizliği, yoksulluğu en yüksek şehirlerden biri. İşte adaletsizliğin en büyüğü budur, en büyük adaletsizlik burada başlıyor. Ekmekten, aştan, kendi toprağından, suyundan yararlanmasına izin verilmeyen bir halka yapılan şey adaletsizlik ve zulümdür. Bu ülkenin pek çok yerine en çok mevsimlik işçi gönderen şehirlerden biridir. Mevsimlik işçilerin hangi şartlarda çalıştığını da biliyoruz, bu da adaletsizlik!."
ŞENYAŞAR AİLESİ
Mitingde yanında yer alan adaletin simgesi durumuna gelen Şenyaşar ailesinden Ferit Şenyaşar'ı göstererek devam eden Sancar, "Şenyaşar ailesi! Ferit kardeşim yanımda. Emine anamız gelemedi. Biz her zaman her şart altında oradayız, onlarlayız. Şenyaşar ailesine yapılanlar, adaletsizliğin zulüm boyutuna vardığı bir örnektir. Zulmün büyüğü herkesin gözü önünde. 3 insan hunharca katledildi, herkes seyrediyor, devlet seyrediyor, savcılar seyrediyor. Üstüne üstlük ailemize saldırıyorlar. Bu adaletsizliğin ötesinde kara bir zulümdür ve şimdi Emine Ana, Ferit kardeşimizle birlikte adliye önünde oturuyor. Belki bugün bu şartlarda, bu soğukta orada değil ama bu nöbet devam edecek, adaleti haykırmaya devam eden tek bir kişi kalıncaya kadar devam edecek. Biz bir kez adaleti haykırmaya başladık mı yüz binler, milyonlar bu sesi duyacak. İlk oturduklarında belki tek başınaydılar, ama şimdi sesleri Türkiye’nin her yerine yayıldı bu dava bizim davamız bu ses bizim sesimizdir. Şenyaşar ailesinin adalet davası bu ülkenin onur meselesidir. Eğer burada dayanışma göstermekten kaçınan olursa bu onur sınavından kalacaktır ve bu onların alnına kara bir leke olarak sürülecektir. Ama adalet mücadelesi er ya da geç amacına ulaşacaktır" dedi.
'ADALETİ HAKİM KILACAĞIZ'
Emine Şenyaşar'ın nöbette dile getirdiği "adalet yoksa ekmek de yoktur” sözlerini hatırlatan Sancar, şöyle devam etti: "Daha nasıl anlatılır. Eğer bir ülkede adalet yoksa ekmek de olmaz, huzur da olmaz, barış da olmaz. O nedenle adalet mücadelesi hem iş, aş, ekmek mücadelesidir, hem barış ve özgürlük mücadelesidir, hem de onur mücadelesidir. Şenyaşar ailesine yapılanlar, hepimize yapılmıştır. Sessiz kaldığımız müddetçe hepimiz bu adaletsizliğe maruz kalacağız. Kararlıyız, bunu durduracağız. HDP bunun için vardır, HDP bütün halklarla birlikte adaleti bu ülkeye hakim kılmak için vardır. O nedenle, zulüm arttıkça mücadele yükselecek. Zulmü artan yönetici mutlaka zeval bulacak, ama bunun olması için o zevalin gerçekleşmesi için kararlı bir mücadele gerekiyor. İşte biz bu yoldayız, adalet mücadelesindeyiz ve bunda sonuna kadar yürümeye kararlıyız."
EYYÜB'ÜN SABRI İBRAHİM'İN İNANCI
Konuşmasını Kürtçe ya da Araça'da yapabileceğini, ancak tüm Türkiye’ye seslendiği için gönlündeki 3'üncü dil olan Türkçe ile konuştuğunu söyleyen Sancar, "İşte Urfa bu kardeşliğin ve birlikteliğin kalesi olacaktır. Halkların ortak mücadelesinin ülkeye adaleti getirdiği başlangıç noktası, kale ve zirve olacaktır Urfa. Buna inanıyoruz. Çünkü buradan çok zalimler geçti, nemrutlar geçti, ama Hz. İbrahimler de buradan geçti. Hz. Eyüb’ün sabrı var, ama Hz. İbrahim’in inançlı ruhu da var burada ve biz bu ruhu bütün ülkeye yayacağız" diye konuştu.
'ÖZGÜRLÜĞÜ BU TOPRAKLARA MUTLAKA GETİRECEĞİZ'
Sonra cezaevlerinde yaşanan ihlallere ve ölümlere değinen Sancar, şunları söyledi; "Cezaevleri ölümevleri haline getirildi. Tecrit bu ülkenin yönetim sistemi haline dönüştürüldü. Hem tecride hem de cezaevlerindeki ölümlere, infazlara karşı adalet mücadelemizi sürdüreceğiz. Biliyorsunuz hasta mahpusları bütün raporlara rağmen bırakmıyorlar. Son bir ayda 7 cenaze çıktı. Bu idam cezasının fiilen uygulanmasıdır, bu yargısız infazdır, kirli bir intikam oyunudur. Şimdi diyoruz ki Aysel Tuğluk arkadaşımıza, bütün hasta mahpuslara adalet zamanıdır, onlar için adaleti haykırmaya devam edeceğiz ve özgürlüğü bu topraklara mutlaka getireceğiz."
ROBOSKİ İLE YÜZLEŞME
Roboski Katliamı'nın yıldönümüne gelindiğini dile getiren Sancar, "Adalet mücadelesinin devam ettiği bir kanlı katliamın yıldönümündeyiz. 28 Aralık’ta Roboski’nin 10’uncu yılı oluyor. Ve Roboski’de katledilen 17’si çocuk 34 can için adaletsizliğin her türü bu ülkede yaşandı. Katletme zaten büyük bir cinayet ama davada sanıkları failleri, faillere emir verenleri ortaya çıkarmamak da suç ortaklığıdır. Kim ki Roboski'de bombaları attıysa, o insanları öldürdüyse katildir ama o insanları öldürme emrini verenler de o emirleri verenlerin ortaya çıkarılmasını engelleyenler de o katliamın hesabının sorulmasını önünü tıkayanlar da suç ortağıdır. Adalet mücadelesi bütün faillere ve suç ortaklarına karşı büyük bir mücadeledir. Roboski’den Şenyaşar ailesine, Maraş Katliamı’ndan bu ülkeye yaşatılmış daha pek çok acıya kadar davamız adalet davasıdır. Bu ülkede yaraları sarmak, geleceği özgürlük ve barış üzerine inşa etmek için varız. Yaraları sarmak için de mutlaka yüzleşmek gerekir. Yüzleşmek demek, bu acıların kaynağına inmek demektir. Bu sistemi işleten ve büyüten anlayışı sorgulamak demektir. Bütün bunlarla hesaplaşma olmadan, yüzleşme yapılmadan bu ülkede geleceği barış ve demokrasi üzerine kurmak mümkün değildir. Biz hesap soracağız derken bütün yaraları sarmak için bu sistemin bu işleyişini bu zihniyeti sona erdirmek istiyoruz ama katilinden de katliam emrini verenden de yargı önünde mutlaka hesap sormak görevimizdir. Elbette bunun da peşinde olacağız, ama esas peşinde olduğumuz yaraları sardığımız zaman büyük barışı getirmektir. Bu büyük barışı getirdiğimizde adalet de işleyecek, demokrasi de kurulacak, adalet ve özgürlük de olacak. Garibe Gezerlerin de hesabı sorulacak, Deniz Poyrazların da rüyaları, düşleri hayalleri mutlaka gerçeğe dönüşecektir" dedi.
'ADALETİ GETİRECEĞİZ'
İktidarın zulüm yönetimi oluşturduğunu belirterek devam eden Sancar, şöyle konuştu: "Ekonomiye çok fazla girmek istemiyorum. Son zamanlarda yaptıkları işlere bakarsanız kime çalıştıklarını, kendilerini gizleyemez hale geldiklerini görürsünüz. Hazine ve Maliye Bakanı gelmiş, bu iktidarın zihniyetini saklamaya gerek görmüyor ya da artık saklanacak boyutları aştı gitti. Diyor ki 'senin bir maaşın var, en fazla enflasyonun altında ezilirsin ama bizim servetimizi ve zenginliğimiz gider' diyor. Bu iktidar halkı alenen soymaktan en ufak bir haya duymuyor. Önce dövizi fırlattılar, şimdi 'indiriyoruz' diye halkın kaynağını bir avuç sermayedara peşkeş çekiyorlar. Kapı arkasından bu ülkenin kaynaklarını satıyorlar ve bunu da bir başarı hikayesi olarak sunuyorlar. Oysa yapılan şey, bu ülkenin yoksul halklarını daha da yoksullaştırmak, emekçisini açlığa mahkum etmek, işsizlerini ölüme göndermektir. Çünkü bu ülkenin, halkın kaynakları soyuluyor. Bunun tek bir nedeni var, iktidar bunu yaparken tek bir derdi var; iktidarını devam ettirmek! 'Ülke batsın benim iktidarım devam etsin' diyor. İşte bunun için Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını daha önce çarçur edip bir avuç yandaşa peşkeş çektiren 'nerede o para?' diye soruyorsunuz, bin tane çelişen cevap veriyorlar, bir tane doğru var. Bu kaynaklar halkın kaynaklarıydı, yandaşlara, rantiyecilere peşkeş çekildi. Son yapılan ekonomi operasyonunda da aynı mantık geçerlidir. 'Benden sonra tufan' anlayışı iktidarın bütün yaptıklarının temelinde yatıyor. 'Ülke batsın, ben iktidarda kalayım…' işte ekonomi modeli diye karşımıza getirdikleri şey bu dövizin indirilmesi diye başarı olarak anlattıkları yalan da tam olarak bu. Bu da adaletsizliğin en büyüklerindedir. Bu adaletsizliğe karşı da mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Bu iktidar zulmüne devam ettikçe, karşısında dirençli bir HDP ve halkların ortak mücadelesini bulacaktır. Ortaklığını yaratacak güç olarak HDP bu iktidarın korkulu rüyasıdır. Onun için her gün operasyonlara maruz kalıyoruz ama hiç bir güç bizi yürüyüşümüzden adalet, barış, özgürlük yürüyüşümüzden alıkoyamıyor. Yürüyoruz, büyüyoruz daha da büyüyeceğiz. Bu ülkeye adaleti de barışı da demokrasiyi getirmenin öncülüğünü yapacağız bu iktidarda zülüm varsa bizde de mücadele kararlılığı var. Zulüm bitecek adalet gelecek."
KÜRT SORUNU
Er ya da geç seçim sandığının halkın önüne geleceğini, "her ne kadar 2023’ten önce seçim olmaz" denilse de AKP Genel Başkanı'na inanılmamasını isteyen Sancar, "Zorlayacağız ille de erken acil seçim demeye devam edeceğiz. Güveniyorlarsa kendilerine getirsinler sandığı halkın önüne koysunlar, hakemliği halk yapsın ama korkuyorlar. Meydanlarda, fabrikalarda, tarlalarda sürdürüyoruz, diğer partilerle bu görüşmeleri yapıyoruz, bu çalışmalarımız mücadelemiz devam edecek. Adalet sadece seçimlere bağlanabilecek bir mesele değildir. Bir seçimden bir seçime hatırlanacak bir mesele değildir. Adalet mücadelesini her an yürütmemiz gerekiyor. Şimdi adalet zamanı derken aynı zamanda şimdi seçim zamanı diyoruz. Hemen seçim, derhal seçim. Bu iktidar bu halka hesap verecek. Halkın keseceği faturayı da bir tokat gibi yiyecek. O cevabı bizler her gün halklarımızla emekçilerle buluşarak bunun mücadelesini sürdüreceğiz. Bu ülkenin kaynaklarını en fazla harcadıkları yer neresi biliyor musunuz, savaş politikaları. Bu ülkede Kürt sorununa savaşla yaklaşmak iktidarları çökertir, bunu söyledik, bu ülkeyi de her zaman daha fazla baskıya, acıya sürükler dedik. Adalet ve eşitlik üzerine bir gelecek inşa etmek için Kürt sorununda demokratik çözüm şarttır. Demokratik çözümün önünü tıkayan iktidarlar eninde sonunda gider ama bu ülkeye de büyük zararlar verirler. Büyük barışı kurmak için adaleti getirmek için bu ülkeye huzuru demokrasiyi getirmek için varız. Bu ülkeye de bu bölgeye de barış ancak halkların eşit ortaklığı ile gelir. Bu ülkeye de Ortadoğu'ya da barış HDP fikriyatı ve mücadelesiyle gelecektir. Adalet bizlerle gerçekleşecektir. Bunu biliyoruz buna inanıyoruz. Urfa bunun en büyük örneğini vermeye hazırlanıyor. Sessizliği Hz. Eyüp'ten miras aldığı sabırdandır ama kararlılığı da bu topraklarda yetişmiş sayısız mücadele insanından aldığı ilhamdandır" şeklinde konuştu.
Eş Genel Başkan Sancar, konuşmasını İbrahim Ayhan'ı anarak tamamladı.