Sait Dede: Gönül coğrafyasında olmayan Hakkâri tam anlamıyla bir yasaklar şehri
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "Hakkâri ve ilçelerinde devlet görevlilerinin kasıtlı olarak kullandıkları ölümcül güç sonucunda son beş yılda 3'ü çocuk olmak üzere 15 sivil, silahsız insan katledildi" dedi.
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Hakkari'nin sınır bölgelerinde son yıllarda yaşanan ölümlere dikkat çekti.
"Hakkâri ve ilçelerinde devlet görevlilerinin kasıtlı olarak kullandıkları ölümcül güç sonucunda son beş yılda 3'ü çocuk olmak üzere 15 sivil, silahsız insan katledildi" diyen Dede, yaşanan olaylarda 17 kişinin de yaralandığını öyledi.
Yaşanan olaylarla ilgili etkin ve adil bir soruşturma gerçekleştirilmediğini ifade eden Dede konuşmasının devamında özetle şunları söyledi:
"Değerli milletvekilleri, gönül coğrafyasında olmayan Hakkâri tam anlamıyla bir yasaklar şehri. Bu yasaklarla ilin neredeyse yüzde 80'i tecrit ediliyor, hukuki denetim dışına çıkarılıyor, adı konulmamış bir sıkıyönetim hâli uygulanıyor. Bu yasak bölgelerde kimsenin temel hak ve özgürlüğü bulunmamaktadır. Soruşturma konusu dahi yapılmayan, üstü örtülen sayısız ihlal bunun en açık göstergesidir.
Kamuoyuna yansıyan olaylarda da durum çok farklı değildir. Hakkâri Valiliğinin olayların basına ve kamuoyuna yansıdıktan sonra açıklama yapması, açıklamayla failleri koruma, aklama, kılıf bulma, olacaksa bile bir yargılama sürecini etkilemeye çalışma gayreti bunun en bariz göstergesidir.
Hakkâri'de yurttaşlar sadece sınıra yakın bölgelerde ya da sınırın diğer bölgelerinde güvenlik güçlerinin hedefi olmuyor. Bakın, son beş sene içerisinde Sami Kaplan köyünde, Sürmi İnce tarlada; Serhat Buldan, Rahmi Safalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen çarşı merkezinde, Necmettin Fendik kendi evinde çocuklarının gözleri önünde, Adem Koyuncu kendi bahçesinde, Sertip Şen koyunlarının başında, Şerali Dereli evinin arkasında öldürüldü. Sözde "Dur!" ihtarına uymadıkları gerekçesiyle Ziya Özer, Sadık Bahadır ve Seyfettin Kılıçoğlu vuruluyor, Çetin Beşer katlediliyor. Mehmet Temel piknik yaptığı sırada SİHA'lar tarafından vurularak öldürüldü. Demek sadece gönül coğrafyasında hak ihlalleri olmuyormuş. Kürt'e reva görülen katliam uygulamaları bitmiyor.
Derecik'te askerler tarafından köylerinin üzerine ateş açılması sonucu 14 yaşındaki Vedat Ekinci olay yerinde hayatını kaybediyor. Yine, Derecik'te askerler tarafından açılan ateş sonucu 16 yaşındaki Özcan Onay sırtından vurularak öldürülüyor. Vedat Ekinci ve Özcan Onay tıpkı Şerali Dereli ve Sertip Şen'de olduğu gibi yaralı olarak olay yerinde bekletiliyor, bırakınız ambulans veya sağlık ekibi çağırmayı, olay yerine gelen yurttaşların dahi müdahale edip yaralıları hastaneye kaldırmalarına izin verilmiyor. Öyle ki Sertip Şen için köylülerin çağırdığı ambulans dahi engellenebiliyor. En son daha geçen haftalarda Derecik ilçemizde Şahap Şendol, Celil Ekinci ve 18 yaşındaki Mehmet Dinç askerler tarafından açılan ateş sonucu yaralandı.
Geçenlerde İçişleri Bakanı katıldığı kendini aklama gösterisinde görevi süresince hiç faili meçhul cinayet işlenmediğini söyledi. Cümlelerine bire bir katılıyoruz, doğru söylüyor; dün de failler belliydi, bugün de failler belli. Arada tek bir fark var, artık bugün failler kendilerini gizlemeye dahi gerek duymuyorlar.
Ülkenin içinde bulunduğu bu karanlık dönemin yürütücülerinin, Kürtlere ve muhaliflere saldırarak, çözümsüzlüğü dayatarak bu çürümüşlüğü perdelemeye çalıştıklarını elbette biliyoruz. Bir kez daha Meclise sorumluluk alma çağrısı yapıyoruz. Bu mesele iktidarın insafına bırakılacak bir mesele değil.
Daha fazla insan kaybetmeden, daha fazla acılar yaşanmadan barışın ve demokratik çözümün inşa edilmesi, tecrit uygulamalarına son verilerek hemen diyalog ve müzakere zeminin kurulması ve yaşanan tüm bu yaşam ve hukuk gasplarının hesabının sorulması lazım."