Sait Dede: Basit bir para cezasını gerektiren bir eylemden dolayı yurttaşlar öldürülüyor
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede: "21 yaşındaki Tahsin Yalçın, sınır hattında kurşunlanarak öldürüldü. Tahsin Yalçın, yeni askerden gelmiş ve nişanlanmıştı, evlilik hazırlığı yapıyordu" dedi.
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Derecik’te askerler tarafından açılan ateşle hayatını kaybeden Tahsin Yalçın’ı gündeme getirdi.
Gençleri uyuşturucudan, kötü alışkanlıklardan korumaları gerektiğini ancak gençler için yapılması gereken en önemli, en öncelikli şeyin yaşam hakkı olduğunu belirten Dede, "Bakın, daha geçen gün, dört gün önce seçim bölgem Hakkâri Derecik ilçesinde 21 yaşındaki bir genç güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi. 21 yaşındaki Tahsin Yalçın, sınır hattında kurşunlanarak öldürüldü. Tahsin Yalçın, yeni askerden gelmiş ve nişanlanmıştı, evlilik hazırlığı yapıyordu. Derecik ilçesinde ticaret olmadığı için tarım ve hayvancılık yasaklar yüzünden yapılmadığından ailesinin itirazlarına rağmen sınır ticareti yaparak düğün masraflarını karşılamak istiyordu ve Tahsin Yalçın'ın çalışmaktan da başka bir seçeneği yoktu. Tahsin Yalçın'ın "huzur hakkı" ya da değişik adlar altında aldığı bir maaşı da yoktu. Hayatının baharında, hayalleri olan, saf, yoksul bir gençti. Hayatının baharında ailesinden, sevdiklerinden kopartılıp alındı. Peki, bu teklifin genel gerekçesinde değinilen devletin görevleri arasında Tahsin Yalçın'ı yaşatmak yok mu? Bu devlet Tahsin Yalçın'a bir yaşam borçlu değil midir, ailesine bir evlat borçlu değil midir, ağabeylerine bir kardeş borçlu değil midir?" dedi.
Dede, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AKP iktidarı her zaman yaptığını yapmıştır, Tahsin Yalçın'ın yaşamını çalmıştır, bir anne ve babanın evlatlarını çalmıştır. Peki, bu Genel Kurulun bunda hiç mi sorumluluğu yok? Bu vebal, bakın, hepimizin üzerindedir. Bu Genel Kurulda defalarca dile getirdik, Hakkâri'de insanlar bahçelerinde, tarlalarında, piknik alanlarında, evlerinin önünde öldürülüyorlar ve katiller korunuyor. Bırakın bu olayların failleri hakkında etkili bir soruşturma yürütmeyi, neredeyse failleri ödüllendiriliyor. Bu konuda Meclisin daha aktif olmasını, bu cinayetlerin önüne geçmesini istedik, bu kapsamda araştırma önergeleri verdik. "Gelin, bir komisyon kuralım, bu cinayetleri araştıralım, sorumlular açığa çıksın." Bunu diyoruz ama her seferinde reddedildi. İşte, burada kalkan her ret eli bu tetiği çeken ele güç verdi.
Bakın, Derecik ilçemizde kamusal anlamda en ufak bir hizmet yok; çoğu yerde yol yok, çoğu yerde su yok, çoğu yerde telefon şebekesi dahi yok. "Açıldı açılacak." denilen ve Bakanlar Kurulu kararıyla açık gözüken kapı hâlâ ortada yok. İnsanlar derin bir yoksulluk içerisinde, ticaret yasak, güvenlik bölgesi olarak ilan edilmiş geniş alanlar yüzünden hayvancılık ve tarım yapılamıyor. "Bu adı konulmamış ambargoyu araştıralım." dedik, kabul görmedi. Bakanlığa verilen soru önergeleri cevapsız bırakıldı. İnsanlar kaderlerine terk edildi; ölme, öldürülme, yaralanma olayları il valiliğine havale edildi, valilik açıklaması bir yargı kararı gibi kabul gördü, "Havaya ikaz ateşi açıldı." "Kurşun sekti." "Mevzuata uygun açılan ateş." ve benzeri gibi valilik açıklamalarıyla soruşturma daha başlamadan yargı etki altında bırakıldı. Burası bir hukuk devletiyse hangi madde, hangi kanunda "Sınır ihlal eden öldürülür." şeklinde bir hüküm mevcut? Basit bir para cezasını gerektiren bir eylemden dolayı yurttaşlar öldürülüyor ve herkes bunu büyük bir rahatlıkla görmezden gelebiliyor.
2016-2022 yılları arasında kent genelinde 3'ü çocuk 17 sivil, güvenlik güçlerince ateşli silahlarla katledildi, 17 sivil yaralandı. Derecik ilçesinde katledilen Vedat Ekinci daha 14 yaşındaydı. Taziyeye katılan vali bakın şöyle diyordu: "Tabii biraz da coğrafi kader, bu coğrafyada maalesef bu tür üzücü olaylar da yaşanıyor. Tabii, öncelikle hepimiz kanunlara, kurallara uyacağız." Valiye göre bu bir kaderdi.
Hakkâri Valiliği açıklaması yine: "Havaya yapılan uyarı ateşi sonucunda 1 vatandaşımız yaralanmış olup Derecik Sahra Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etmiştir." 16 yaşındaki çocuk Özcan Onay da havaya açılan ateşle katledilmiştir. 2016 yılında İlhan Engin, Sami Kaplan, Sürmi İnce, Serhat Buldan, Rahmi Safhalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen; 2017 yılında Necmeddin Fendik, Mehmet Temel, Çetin Başer, Adem Koyuncu; 2019 yılında Sertip Şen ve Vedat Ekinci; 2020 yılında Şerali Dereli, Özcan Onay; 2021 yılında Rüstem Çakmak ve gelinen noktada, 2022 yılının başlarında Tahsin Yalçın. Bu yurttaşların vebali bu katliamlara sessiz kalanların üzerindedir. Bakın, AKP Genel Başkanı AK PARTİ Siyaset Akademisi'nde sizlere ne demişti: "Haksızlık karşısında susarsanız dilsiz şeytan olursunuz." Bu katliamlara karşı nasıl sessiz kalabiliyor, nasıl huzur içinde uyuyabiliyorsunuz?"