İsrail ve Filistin’de kadınlar barış için birlikte mücadele ediyor
“Yaşanan acıların ortasında, barışa olan inancın ve umudun kalmadığı bu günlerde, Gazze ve Batı Şeria’daki annelere barış elimizi uzatıyoruz. Biz anneler, dünyanın dört bir yanından kadınlarla birlikte bu çılgınlığı durdurmak için birleşmeliyiz.”
İsrail’den Women Wage Peace ve Filistin’den Women of the Sun’ı temsil eden feminist barış koalisyonu Gazze’de hızla tırmanan şiddet olaylarına ilişkin bir açıklama yayınladı.
“Yaşanan acıların ortasında, barışa olan inancın ve umudun kalmadığı bu günlerde, Gazze ve Batı Şeria’daki annelere barış elimizi uzatıyoruz. Biz anneler, dünyanın dört bir yanından kadınlarla birlikte bu çılgınlığı durdurmak için birleşmeliyiz.”
esitlikadaletkadin.org'un geçtiği habere göre, 4 Ekim 2023’te, Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarından ve İsrail’in misilleme olarak Gazze’ye yönelik hava bombardımanı ve kuşatmasından sadece günler önce, binlerce İsrailli ve Filistinli feminist barış aktivisti Kudüs’te ve Ölü Deniz yakınlarında bir araya geldi.
İsrail merkezli Women Wage Peace ve Filistin merkezli Women of the Sun’ı temsil eden bu feminist barış koalisyonu, siyasi liderleri akan kanı durdurmak ve İsrail ile Filistin arasındaki çatışmayı çözmek için müzakere etmeye çağırdı.
Üç gün sonra Hamas militanları Gazze sınırı boyunca İsraillilere saldırarak İsrailli yetkililere göre 1.300’den fazla kişiyi öldürdü ve 190 kadarını kaçırdı.
İsrail buna Gazze’yi topyekûn kuşatarak, elektrik, su ve gıdayı keserek ve yüzlerce Filistinli ölümüne ve sayısız kişinin yerinden edilmesine neden olan bir hava bombardımanı başlatarak karşılık verdi. İsrail ordusunun büyük bir kara harekâtı yapması muhtemel görünüyor ancak kuşatma altındaki bölgede iki milyondan fazla Filistinlinin kaçabileceği hiçbir yer yok.
Women Wage Peace’in kurucu üyelerinden Kanadalı-İsrailli aktivist Vivian Silver, Hamas saldırısında kaçırıldığı ya da öldürüldüğü tahmin edilen İsrailliler arasında yer alıyor.
"Bir adaletsizlik başka bir adaletsizlikle çözülemez"
Women Wage Peace bu hafta Gazze’de hızla tırmanan şiddet olaylarına ilişkin kapsamlı bir açıklama yayınladı:
Bu açıklamayı hazırlamak bir haftamızı aldı. Bizler farklı görüşlere sahip Yahudi ve Arap kadınlardan oluşan bir hareketiz. Kendimizi tehdit edici, dehşet verici bir gerçekliğin içinde bulduk. Geçtiğimiz hafta yaşadıklarımızı kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Paylaşmak için doğru kelimeleri arıyoruz.
Öncelikle, Hamas tarafından gerçekleştirilen tarif edilemez ve affedilemez bir katliamda, aralarında Arap sivil ve askerlerin de bulunduğu 1.300’den fazla bebeğin, çocuğun, kadının, erkeğin, yaşlının, kadın ve erkek askerin, güvenlik ve kurtarma güçleri mensuplarının vahşice öldürülmesinin yasını tutuyoruz. Bedenen ve ruhen yaralanan binlerce kişiye tam şifa ve rehabilitasyon diliyoruz. Aile üyelerini kaybeden Women Wage Peace üyelerinin derin üzüntüsünü paylaşıyoruz.
Korkunç cehennemden sağ kurtulan Gazze’deki WWP dostlarına destek sunuyoruz. Aralarında WWP üyesi Kibbutz Be’eri’den barış aktivisti Vivian Silver’ın da bulunduğu kayıp ve kaçırılan herkesin güvenliği ve akıbeti konusunda son derece endişeliyiz. İsrail hükümetinden kaçırılan herkesin serbest bırakılması için derhal müzakerelere başlamasını talep ediyoruz. Kızıl Haç’ı ve uluslararası toplumu bu kişilerin güvenliğini sağlamaya ve derhal serbest bırakılmaları için harekete geçmeye çağırıyoruz.
İsrail’in dört bir yanında Hamas tarafından işlenen suçlar karşısında duyduğumuz öfke ve acıya rağmen, insanlık onurunu kaybetmemeliyiz. Anneler, kadınlar, insanlar ve tüm bir ulus olarak bu değerleri kaybetmemek bizim yükümlülüğümüzdür. İntikam sözleri duyuyoruz: “Tüm kısıtlamalar kaldırıldı”, “Gazze’yi yeryüzünden silip süpüreceğiz”. Ancak bir adaletsizlik başka bir adaletsizlikle çözülemez. Bu lanetli savaşta öldürülen, aralarında yüzlerce çocuğun da bulunduğu masum Filistinlilerin yasını tutuyoruz.
Bu savaş, “çatışmayı yönetme” kavramının başarısız olduğunu her zamankinden daha fazla kanıtlamaktadır. Çatışmanın çözümünün süresiz olarak ertelenebileceği düşüncesinin temelden yanlış olduğu kanıtlanmıştır. “Koruyucu Hat Operasyonu”nun sona ermesinden bu yana geçen dokuz yıl boyunca biz Yahudi ve Arap anneler olarak İsrail yönetimine şunu söylüyoruz: Yeter! Siyasi bir çözüme ulaşmak için her taşın altına elimizi koymalıyız. Çocuklarımızın geleceği için bu bizim yükümlülüğümüzdür.
Bu hem İsrailli hem de Filistinli çocuklara karşı yükümlülüğümüzdür. Onlar ölüm, savaş ve yıkım dolu bir geleceği değil, güvenlik ve özgürlük dolu bir geleceği hak ediyorlar. Meselenin karmaşıklığına rağmen, bizim ve Filistinlilerin çatışmanın çözümü için çabalamaktan başka seçeneğimiz yok. Daha fazla savaş, bombalama ve hiç bitmeyen bir kan dökme döngüsü bizim ve çocuklarımızın burada normal bir yaşam sürmesine izin vermeyecektir. Dünyadaki çatışmalar barış anlaşmalarıyla çözülmüştür. Hamas her türlü barış şansını yok etmek için hareket etmektedir. Hamas, Suudi Arabistan ile yürütülen müzakereleri şimdiden yok etmeyi başardı. Hamas’ın kazanmasına izin verilmemelidir!
Bu sözlerin kulağa hayali, naif ve gerçek dışı geldiğini biliyoruz, ancak gerçek bu ve bunu kabul etmeliyiz. Yahudi olsun Arap olsun her anne çocuklarını, onları gömmek için değil, büyüdüklerini ve serpildiklerini görmek için doğurur. İşte bu nedenle, yaşanan acıların ortasında, barışa olan inancın ve umudun kalmadığı bu günlerde, Gazze ve Batı Şeria’daki annelere barış elimizi uzatıyoruz. Biz anneler, dünyanın dört bir yanından kadınlarla birlikte bu çılgınlığı durdurmak için birleşmeliyiz.
Şu anda bunu söylemek zor olsa da şunu söylemek bizim görevimiz: İsrail attığı adımları ve eylemlerini sorumlu ve ahlaki bir şekilde değerlendirmeli, sivillerin ve askerlerin gereksiz yere ölmesini engellemeli ve aynı zamanda mümkün olan her yerde Gazze’deki masum insanların zarar görmesini önlemelidir. Zor sorular soruyor ve cevaplar bekliyoruz: Kara harekatı, Gazze’nin yıkımı, bir milyon Filistinlinin evlerini terk etmeye zorlanması – tüm bunlar güvenli bir geleceğe yol açacak mı? Ertesi gün ne olacak? Önce kaçırılanlarla ilgilenmemiz gerekmiyor mu? Liderlerimiz cevap verebilir mi?
İsrail’deki Yahudi ve Arap halkları arasındaki dayanışmayı sürdürmeli ve güçlendirmeli, ırkçılığa ve nefrete karşı hareket etmeye devam etmeliyiz. Yıllardır kendi iç çatışmalarıyla yaşayan Arap halkı, bu zor zamanda tüm İsrail toplumunun iyiliği için bir araya geldi. İsrail’den Batı Şeria’da bir çatışmanın önüne geçmesini ve geçtiğimiz hafta olduğu gibi her iki taraftaki aşırılık yanlısı unsurların bölgeyi kışkırtmasına izin vermemesini talep ediyoruz.
Tüm mağdurların anısı şad olsun.