İHD ve kayıp yakınları, Yüksekova’da öldürülen Mehmet Işık için adalet istedi
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle sürdürdükleri eylemlerin 108’inci haftasında Yüksekova ilçe merkezindeki Sanat Sokağı’nda buluştu.
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, sürdürdükleri eylemlerin 108’inci haftasında 1994 yılında Yüksekova’da gözaltında katledilen Mehmet Işık için bir araya geldi.
İnsan Hakları Derneği Hakkari Şubesi, Cumartesi Anneleri ve Kayıplara karşı komisyon tarafından ortak açıklama yapıldı.
Açıklamada konuşan İHD Hakkari Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, kaybedilenler için adalet istedi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“108 haftadır Yüksekova dan yükselttiğimiz adalet talebimizin gerçekleşebilmesi için ve yeni adaletsizliklerin yaşanmaması için Türkiye’nin normalleşmesine; yurttaşın hak ve özgürlüklerinin devletin müdahalesinden korunduğu hukuk devletine dönülmesine ihtiyacımız var.
Yakın tarihimize ağır insan hakkı ihlalleri damgasını vurdu. Bu ihlallerden sorumlu faillerin eylemleri için hesap vermemelerinin yarattığı cezasızlık iklimi, yeni ihlallerin ortaya çıkmasını teşvik etti. Hesap sorulabilirliğin olmaması, devlet görevlilerinin cezalandırılma korkusu olmadan yurttaşa karşı suç işleme konusunda kendilerini serbest hissetmelerine neden oldu. 108 haftadır cezasızlıkla mücadelenin hukukun üstünlüğünü ve adaleti savunmak olduğuna vurgu yapıyoruz. 108 haftadır Yüksekova da cezasızlıkla mücadele, herkes için adalet ve yeni ihlallerin önlenmesi mücadelesini sürdürüyoruz.
Bu hafta 1994 yılında gözaltında katledilen Mehmet Işık için bir araya geldik.
Zernek Barajında yaşanan trafik kazasında yaşamını yitiren akrabalarına başsağlığı dilemek için Esendere Beldesine bağlı Konak (Çılık) köyüne giden Mehmet Işık buradan çıktıktan sonra yol kontrolü yapan askerlerce uzun süre bekletildi. Çıkan tartışma sonrasında Mehmet Işık ağır bir biçimde darp edilerek Toyota pick-up marka bir aracın kasasına koyularak götürüldü.
Kamil isimli bir başçavuşun komutasındaki askerler bölgeye gelmek isteyen kişilere de engel olmaya çalıştı.
Mehmet Işık için Konak Köyü yakınlarına giden akrabaları burada Mehmet Işık ve bir kişiyi daha iki zırhlı aracın ortasındaki pickup da Esendereye götürülürken gördüler
Bunun üzerine akrabaları Esendere jandarma tabur komutanlığına Mehmet Işık’ın durumunu sormak için gittiler. Askerlerin kendilerine Mehmet Işık’ın kaza geçirdiğini söylemeleri üzerine Kasran köyüne gidip baktıkları ama herhangi bir kaza yaşanmadığını gördüklerini ve tekrar jandarma komutanlığına dönerek ‘’Mehmet nerede" diye sorduklarını bu sefer de kendilerine elektrik akımına kapıldığını ve buraya jandarmaya getirildiklerini söylendiklerini belirttiler.
Akabinde jandarmadan alınan Mehmet Işık, akrabalarının kendi çabaları ile Yüksekova devlet Hastanesine götürmek istense de yolda hayatını kaybetti.
Hastanede yapılan araştırmalar sonucunda Mehmet Işık’ın boyun ve sırt bölgesinde kırıklar olduğu ve eliyle ayaklarına enerji verilme sureti ile ağır işkenceye maruz bırakılarak katledildiği tespit edildi.
Ailenin Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru ile olay yerine giden savcı, Mehmet Işık’ın darp edilerek ve elektrik verme sureti ile katledildiğini sabit gördüğünü belirtmesi üzerine aile bireylerinin evine gelen Başçavuş Kamil isimli askerin ‘sadece elektrik akımına kapıldı diyeceksiniz’ söylemi üzerine vazgeçmeyeceklerini belirten aile fertlerine ‘ o zaman hepinizin sonu böyle olacak’ diyerek tehdit etti.
İç hukukta hiçbir zaman etkili bir soruşturma yürütülemedi. Tüm gerçekliklere ve tanıklıklara rağmen herhangi bir dava açılmadı. Olay sümen altı edilmeye çalışıldı.
Geçtiğimiz yıllarda itirafçı Kahraman Bilgiç yazılı olarak verdiği ifade ve anıları kitabında Mehmet Işık’ın Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasında ki askerler ve kamuoyunun Yeşil olarak bildiği Mahmut Yıldırım tarafından ağır işkenceye maruz bırakıldığını söyleyerek, ölmek üzereyken bedenini aile bireylerine teslim edildiğini bunu diğer insanlara ‘ibret olsun’ diye yaptıklarını itiraf etti.
Devlet silahlı kuvvetleri içine kümelenmiş gayri hukuki yapılar yıllarca insanlarımız üzerinde büyük baskılar kurdu. Hukuksuz ve insanlık dışı muamele gören yurttaşlara yapılan işkenceler aslında tüm insanlığa yapılıyordu.
Bizler yapılan bu yanlış ve vahşi uygulamalara karşı bu gün buradan bir daha sesimizi yükseltiyoruz; adil bir yaşam ancak geçmiş ile yüzleşmek ile varolacaktır. Bizler insanlık onurunu karanlık delhizlerde kaybetmemek için bu gün burada toplandık. Mehmet Işık ve tüm katledilenler için adalet mücadelemiz devam edecek."