Hatimoğulları Derecik’te: "Ekmek yoksa adalet de yok"

Dem Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Hakkari'deki Derecik (Rubarok) Girane (Umurlu) Gümrük Kapısı'nı ziyaret etti.

Hatimoğulları’na Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Hakkari Milletvekili Öznur Bartın, Barış Anneleri, Yüksekova Belediye Eşbaşkanı Şadiye Kırmizgül, Şemdinli Belediye Eşbaşkan Adayı Naif Eroğuz, Nazdar Öpengin,Dem Parti Şemdinli İlçe Eşbaşkanı Agit Tekin, Hakkari Eş başkanları Hümeyra Armut ve Kadir Şahin, DEM Parti Yüksekova İlçe Eş Başkanları Ercan Sevmez ve Filiz Saygı da eşlik etti. Hatimoğulları burada yaptığı açıklamada, Diyarbakır'da ölü bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesinden büyük üzüntü duyduklarını söyledi.

Küçük kızın kayboluşunun 19. gününde cenazesinin bulunduğunu belirten Hatimoğulları, "O küçücük bedenin nasıl ortadan kaldırıldığını, o köyde nelerin döndüğünü, hangi senaryoların döndüğünü, bu işin içinde kimlerin olduğunu, bütün bunları bekleyen tonlarca soru var. 8 yaşındaki bir beden, bir çocuk, 8 yaşında şu an hayata gözünü yummuş toprak altındaki bu çocuk neden kaldırıldı, neden öldürüldü, neden katledildi? Sevgili Narin'in katillerinin arkasındaki gizli güçler, devlet tarafından korunuyor izlenimi verenler, öyle bir izlenim var çünkü, öyle bir intibah var. Bugün başta hukukçular ve gazeteciler olmak üzere sordukları çok sayıda soru var. Bütün bu soruların yanıtlarını sahici bir biçimde bulmak zorundalar. Bizler sevgili Narin'in ölümünden çok sarsıldığımızı bir kez daha bildirmek istiyorum ve sevgili Narin'in, onun gibi çocukların hukuk mücadelesini, demokratik, toplumsal ve siyasal mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğimizi özellikle altını çizmek istiyorum. Sevgili küçük Narin, bizleri affet, seni yaşatamadık, seni bulamadık. Bizleri affet yıldızlar yoldaşın, arkadaşın olsun. Nur içinde yat." dedi.

“Hakkari istatiklere göre Türkiye’nin en yoksul kenti”

DEM Parti olarak "ekmek ve adelet" buluşmaları kapsamında Türkiye'nin dört bir yanını gezdiklerini, bugün de taleplerini haykırmak üzere Derecik'te, sınırın sıfır noktasında bulunduklarını belirten Hatimoğulları, şöyle devam etti:

"Tarlalara gittik, bağlara gittik, bahçelere, meralara, turizm, inşaat işçileriyle buluştuk. Adalet için birçok toplantı yaptık. Annelerle, ailelerle buluştuk. Biz ekmek yoksa adalet yok, adalet yoksa ekmek yok diyen bir siyasi parti ekmek ve adalet için mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Kayyım halkın siyasi iradesine darbe vurmak demektir. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Türkiye halkları kabul etmiyor. Kayyıma kadar mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz. Hakkari halkının sonuna kadar yanındayız. Hakkari istatistiklere göre şu an Türkiye'nin en yoksul kenti. Sanayisiz olan en önemli kentlerden biri Hakkari. Hiçbir fabrika yok, hiçbir üretim atölyesi doğru düzün olmayan bir ilimiz. Bizler DEM Parti olarak açlıkla ve yoksullukla mücadele etme konusunda kararlıyız. Bizler de buluşmalarımızı, kampanyalarımızı gerçekleştirdiğimiz bu günlerde Derecik ve Hakkari halkıyla özellikle sınır kapısında yaşadıkları sorunlar konusunda cani yürekten dayanışmak istediğimizi, sorunlarının çözümünü gündemleştirmek istediğimizi belirtmek isterim. Sınır kapısında bir pasaport giriş kulübesi var ve mesai saatlerinde çalışıyor. Bunu da kabul etmek mümkün değildir. Sınır kapısı aktif bir hale getirilmelidir. Mobeselerle 7/24 izlediğiniz bu sınırlarda 7/24 hizmet vermek, 7/24 pasaport giriş çıkışlarının sağlanacağı alt yapının kurulmasını sağlamak zorundasınız. Gerekli alt yapı sağlanmalı ve burası da her sınır kapısı gibi bir standarda kavuşmalıdır. Edirne, Mersin neyse Derecik de aynı şekilde böyle olmalıdır. Sınırın sıfır noktasında bütün Türkiye'ye, Orta Doğu'ya barış çağrısında bulunmak istiyoruz. Kürt halkının ulusal birliği sadece Kürt halkı için değil, Türkiye ve bölge halklarının tamamının mücadelesi bakımından çok önemlidir. Buradan bu birliğin ve bu ortak mücadelenin çağrısını sınırın sıfır noktasından bu çağrıyı yapıyoruz. Dış politika barışçıl olmalıdır, diyaloğa dayalı olmalıdır, müzakereci olmalıdır. Bizler binlerce yıldır halklar olarak barış türküsünü en ahenkli biçimde okuyan toplumlarız, halklarız. Biz barış türküsünü söylemek istiyoruz. Daha güçlü, daha gür. Her birimiz kendi sesinde, her birimiz kendi renginde barış türküsünü haykırdığımız günleri hep birlikte göreceğiz. O nedenle sınırın sıfır noktasından, Derecik'den bir kez daha bütün bölge halklarına barış çağrımızı yineliyoruz. Gelin hep birlikte barış türkümüzü hep beraber kendi dilimizde söyleyelim."