Dedeoğulları'nı katleden Altun'a 7 kez ağırlaştırılmış müebbet
Konya'nın Meram ilçesinde ırkçı saldırılara uğrayan Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi 30 Temmuz 2021'de vurarak öldüren Mehmet Altun 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Mahkeme, Altun'un suç ortaklarının hepsini beraat ettirdi.
Konya'nın Meram ilçesinde 12 Mayıs 2021'de Keleş ve Çalık ailelerinin ırkçı saldırısına uğrayan, ancak saldırı sonrasında başvurularınaa karşın koruma tedbirlerinin alınmaması sonucu, Dedeoğulları ailesinden yedi kişinin tetikçi Mehmet Altun tarafından 30 Temmuz 2021'de katledilmesi davası, Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde karara bağlandı.
Mahkeme, tetikçi Mehmet Altun'u 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırırken diğer tüm sanıklar için beraat kararı verdi. Mahkeme heyeti ve müdahil avukatlar arasında davanın başlamasından beri süre giden usul ve esasa ilişkin anlaşmazlıklar son duruşmada da sürdü. Mahkeme Başkanı kararın açıklanması sırasında müdahil avukatları ve Dedeoğlu ailesinin sağ kalan bireyi Çetin Dedeoğlu'nu salondan çıkarttı.
Meral Danış Beştaş: "Irkçı bir katliam işlendi"
Mahkeme sonucu üzerine açıklama yapan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, davanın avukatsız devam etmesine "Bu aslında mahkemenin ne yapmak istediğini gösterdiği ve kararı ilan ettiği anlamına geliyor. Irkçı bir katliam işlendi. Irkçılığa ırkçılık demezsek, ırkçılıkla mücadele edemeyiz. Türkiye'de Kürtler eşit ve özgür yurttaş değil. Ayrımcılığa ve ötekileştirmeye uğruyor. Bu işin sorumlusu kim, sadece tetikçi katil mi? Tabii ki değil. Sorumlular ırkçı ve milliyetçi söylemlerle Kürtlere düşmanlık yapanlardır. Bu söylemi uygulayan kolluk ve İçişleri Bakanıdır. Gereğini yerine getiren yargı erkidir" dedi.
Duruşmayı izleyenler
Duruşmaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri Serpil Kemalbay, Kemal Peköz ve Murat Çepni, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Levent Gök katıldı. Duruşmada HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan ve Özgürlük için Hukukçular Derneği'nden (ÖHD) avukatlar; aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz'in de olduğu birçok baro başkanı hazır bulundu. Ayrıca Dedeoğulları ailesinin yaşayan tek ferdi Çetin Dedeoğulları da duruşmayı izledi.
Mütalaaya ek
Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Mehmet Altun Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) katılırken müşteki avukatları ve sanık avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. İlk olarak iddia makamına söz verildi ve savcı daha önce sunduğu mütalaaya "silahla konut dokunulmazlığını ihlal" suçunu da ekledi. Mahkeme başkanı sanık müdafilerine bu iddialara karşı ek savunmalarını sunmaları için söz verdi.
Müdahil avukat Atilla Kart: "Mahkeme
maddi gerçeğin açığa çıkmasını fiilen engelliyor"
Müdahil avukatlardan Atilla Kart da, delillerin mahkeme tarafından tartışılmadığını belirterek, "Görev ve yetkinin kötüye kullanıldığını görüyoruz" dedi.
Almanya'da bir Türk aileye yönelik Solingen Katliamı'nı hatırlatan Kart, "Yargılamaya müdahalelere rağmen Alman yargısı, failleri katliamın ırkçı saiklerle işlenmesi yönünden yargıladı. Almanya yargısı katliamcıları korumadı, himaye etmedi. Çetin Dedeoğulları başından itibaren yargı yoluyla haykırıyor ama Türkiye idari birimlerinin görevlerini savsakladığını görüyor ve katliam evini siyaha boyuyor. Konya'da da Adalet Nöbeti'nin başladığı bir sürece girdik" diye konuştu.
Kart, şöyle devam etti: "Biz muktedirlere karşı hukuk mücadelesi verirken, mahkeme maddi gerçeğin açığa çıkmasını fiilen engelliyor. Mahkeme taleplerimizi gerekçesiz bir biçimde reddediyor. Bu şekilde bir yargılamayı kabul etmiyoruz. 14 Kasım'da mahkemeniz hakkında suç duyurusunda bulunduk. Türkiye'de kritik davalarda adalete erişemiyoruz. Savcının azmettiriciler için tutuklama talebinde bulunmaması bir tutarsızlıktır."
Bu sırada mahkeme başkanı," Biz adil bir yargılama yapıyoruz" diyerek araya girdi.
"Tetikçi 70 gün Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'nı ziyaret etti"
Kart, son olarak tetikçi katil Altun'un 12 Mayıs-30 Temmuz arasındaki HTS kayıtlarına dikkat çekerek, Altun'un güvenlik şirketleri ve askeri personellerle yoğunlaştırdığı iletişime vurgu yaptı ve katliam planlamasının bu süreçte yapıldığını ifade etti.
Kart, ayrıca tetikçi katil Altun'un HTS kayıtlarında 70 gün boyunca Kara Kuvvetleri Komutanlığını ziyaret ettiği bilgisinin aldığını belirtti
Avukat Karabulut: "Azmettiriciler ile tetikçinin
dosyalarının ayrı ilerlemesi hukuki fecaat"
Sonrasında söz alan avukat Abdurrahman Karabulut, mütalaada azmettirici Keleş ve Çalık ailelerinin cezalandırılmalarına yönelik gerekçelerin eksik ve yetersiz olduğunu belirtti. Saldırı davasındaki sanıklara haksız tahrik indirimi yapıldığını hatırlatan Karabulut, 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin maddi olgulara değil, sanık savunmalarına inandığına vurgu yaparak, "Bugün de Altun'a meşru müdafaa verilirse şaşırmayız" dedi.
Dosyaların birleştirilmesi talebini yineleyen Karabulut, "Bu dosyaların ayrı ayrı ilerlemesi hukuki fecaattir" vurgusu yaptı. Karabulut, tetikçi Altun ile 112 arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinin ham halinin müdahillere verilmesini ve ATK'ye gönderilmesini talep etti.
Avukat Akkal: "Dava alelacele kapatılmak isteniyor"
Mahkeme heyetinin alelacele dosyayı kapatmak istediğini belirten avukat Ebru Akkal da beyanların sınırlandırılmaması gerektiğini ifade etti. Akkal, "12 Mayıs saldırısı sonrası soruşturma sürecinde sanıkların kendi lehlerine tanık ayarlamaları, olay yerindeki polislerin ve soruşturma savcısının görevlerini yerine getirmemesi, bilirkişi raporları tamamlanmadan takipsizlik kararı verilmesi, Dedeoğulları ailesine koruma tedbiri uygulanmaması ve sanıklara tesis edilmesi, bu dosyadan bağımsız olarak değerlendirilemez" diye konuştu.
"İnsanlığa karşı suç" vurgusu yapan Akkal, "Bugün bir karar verecekseniz, kararlarınız ya tarihe geçecek ya da olayların üstünü kapatacak" sözlerine yer verdi.
Avukat Özüm Vurgun:
"Katliamcıların hepsi MİT ile bağlantılı"
Sonrasında söz alan avukat Özüm Vurgun, bu dosyada soykırım suçunun sabit olduğunu aktardı. 2013 yılında Paris'te 3 Kürt kadınının ve İzmir'de Deniz Poyraz'ın katledilmesini hatırlatan Vurgun, Dedeoğulları katliamını gerçekleştiren tetikçi Altun ile diğer iki katliamın sanıklarının ortak yönlerine değindi. Vurgun, 3 sanığın da MİT ile olan bağına dikkat çekti. Vurgun, ayrıca 3 katilin de katliamlardan önce otellerde tatil yaptığını söyledi.
Mehmet Sincar, Hrant Dink, Tahir Elçi, Vartinis ve Lice katliamlarını anımsatan Vurgun, "Türkiye bu katliamlarla anılıyor. Dedeoğulları davasında bu zinciri bozalım" dedi ve sonrasında tevsii tahkikat taleplerini sundu.
Hüküm, müdahil avukatların yokluğunda açıklandı
Aranın ardından duruşmaya gelen baro başkanları da beyanlarda bulundu. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, "Bu ülkenin bir karşı toprağında her Kürdün özgürce yaşayabilmesini sizin vereceğiniz karar belirleyecek Kürdün de bu ülkede doğal yargıcının olduğuna inanmak istiyoruz" vurgusu yaptı.
Avukat Atilla Kart, tekrar söz aldı. Bu sırada mahkeme başkanının Kart'ın sözünü keserek, sözü sanık müdafilerine vermek istemesi sonrası müdahil avukatlar, reddi hakim talebinde bulundu ve tevsii tahkikat talepleri için zabıt katibinden tutanak tutturulmasını talep etti. Ara kararını kuran mahkeme başkanı, taleplerin yargılamayı uzatmaya yönelik olarak değerlendirerek reddine karar verdi. Tutanak tutturmak isteyen avukat Kart'ın mahkeme başkanı tarafından engellenmesi sonrası avukatlar, "Görevinizi kötüye kullanıyorsunuz" dedi. Avukatların yoğun itirazlarına rağmen mahkeme başkanı, sanık ve müdafilerinin söz kurmalarını istedi. Sonrasında ise müdahil avukatları ve Çetin Dedeoğulları'nı salondan dışarı çıkarttı.
Bunun üzerine dava avukatları ve duruşmaya katılan siyasetçiler, adliye önünde açıklama yaptı.
Mahkeme heyeti, aranın ardından sanık Altun'a yedi kişiye 'canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme' suçundan yedi kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Altun'a ayrıca 'yakarak mala zarar verme' suçundan dört yıl, 'nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal' suçundan dört yıl, 'Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanun'a muhalefet' suçundan iki yıl hapis cezası verildi.
Mahkeme, Altun'u yedi kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum eden ve bütün diğer sanıkları beraat ettiren kararını müdafi avukatların olmadığı boş salonda açıkladı.
Arka plan
30 Temmuz 2021, akşam saatlerinde Konya'nın Meram ilçesi Hasanköy Mahallesi'nde yaşayan Dedeoğulları ailesinin evini basan silahlı saldırganlar, evde bulunan 7 kişiyi öldürdü ve ardından evi ateşe verip kaçtılar.
Polis ve itfaiye ekiplerince evde çıkan yangın söndürülürken ev içinde Yaşar Dedeoğlu, Barış Dedeoğlu, Serpil Dedeoğlu, Serap Dedeoğlu, İpek Dedeoğlu, Metin Dedeoğlu ve Sibel Dedeoğlu'nun silahla vurularak öldürülmüş cesetleri bulundu.
24 yıldır aynı mahallede yaşayan Kürt Dedeoğulları ailesi 12 Mayıs'ta yaklaşık 60 kişilik ırkçı bir grubun saldırısına maruz kalmıştı. "Biz ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız" tehditleriyle saldırı gerçekleştiren ırkçı grup 4'ü kadın 7 kişilik aileyi ağır yaralamıştı. Saldırının ardından tutuklanan 7 kişiden 5'i tahliye edilmişti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Twitter hesabından yaptığı açıklamada saldırıya tepki göstererek İHD olarak sürecin takibinde olduklarını belirmiş ve "Bu aile daha önce ırkçı saldırıya maruz kalan ve İHD ırkçılık ve ayrımcılığa karşı komisyon olarak takip ettiğimiz ve görüştüğümüz bir aile. Nefret suçları düzenlemesi acilen yapılmalı yayılmaya çalışılan nefret dili engellenmelidir. Çok üzgünüz." demişti.
Soruşturmayı yürüten savcılar, Mayıs'ta Dedeoğlu ailesine yönelik ırkçı saldırının sanıklarıyla, Temmuz'daki cinayet davasını birbirinden ayyırmış, saldırı ve cinayetin arkasında bir ırkçı nefret güdüsü olduğunu dikkate almamış, idarenin ve emniyetin ihmallerini değerlendirmemiş ve cinayeti basit bir husumet davası olarak yargılamaya başlamıştı. Bu karar kadar süren bu tartışmanın Yargıtay aşamasında da devam edeceği ve yüksek mahkemenin değerlendirmesinin ne olacağı hukuk ve siyaset çevrelerinde merakla bekleniyor.