Dağların şifası sofralarda: Hıngedan otuna ilgi

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde havaların ısınmasıyla birlikte yöre halkı, doğanın sunduğu şifalı bitkileri toplamak için dağ yamaçlarına akın etti. Baharın gelişiyle beraber başlayan pancar sezonunda en çok rağbet gören bitkilerden biri ise “Hıngedan otu” oldu. Yörede Kürtçe adıyla bilinen Hıngedan, Türkçeye “gergedan otu” olarak çevriliyor ve bilimsel adı Ferula pseudalliacea olan bu bitki, hem aroması hem de sağlık üzerindeki olumlu etkileriyle dikkat çekiyor.

Vatandaşlar, dağlardan özenle topladıkları hıngedan otunu hem taze tüketiyor hem de kış aylarında kullanmak üzere kurutarak ya da dondurarak saklıyor. Keskin kokusu nedeniyle her damak tadına hitap etmeyen bu ot, özellikle mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına karşı doğal bir çözüm olarak görülüyor.

“Bu otun kokusu çok yoğun, o yüzden evde pişirmek zor”

Dağlıca (Oremar) bölgesinden getirilen hıngedan otunu satın alan Hüsna Şedal isimli vatandaş, bu bitkinin hem mutfaklarda hem de alternatif tıpta özel bir yere sahip olduğunu ifade etti. Şedal, “Hıngedanı doğadan toplayıp getiren bir akrabamdan aldım. Kilosu 60 ila 75 TL arasında değişiyor. Şimdi doğrayacağım, bir kısmını kaynatıp hemen tüketeceğiz, diğer kısmını da dondurucuya koyacağım. Bu otun kokusu çok yoğun, o yüzden evde pişirmek zor. Genelde dışarda odun taş ocağında kaynatıyoruz. Yemek olarak yumurtayla kavurması yapılıyor, pilavlara katılıyor. Şifa amaçlıysa kurutup toz haline getiriyoruz. Reflü, mide yanması, hazımsızlık, bağırsak problemleri gibi birçok rahatsızlığa iyi geliyor. Geçtiğimiz kış kurutulmuş hali 500 TL’ye kadar çıktı. Biz bu tür doğal kaynaklara sahip olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız” dedi.

Hıngedan otu, her yıl sadece kısa bir süreliğine toplanabiliyor olmasıyla da kıymetini artırıyor. Bölge halkı, bu dönemde topladığı bitkilerle hem sağlığını koruyor hem de kışa hazırlık yapıyor.