Buldan, Karay ve Yıldırım mezarları başında anıldı
HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Aynı gün doğan Zelal Buldan’a, bu ülkeyi yönetenlerin bir özür borcu var. Helin Yıldırım'a Enes Kara’ya özür borcu var. Binlerce yetim kalan çocuğa özür borcu var” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, 1994'te İstanbul'un Yeşilköy İlçesinde bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra cenazeleri bulunan iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için ölüm yıldönümlerinde Avcılar’daki mezarları başında gerçekleştirilen anma etkinliğine katıldı.
Anmaya, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, önceki dönem milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve parti yöneticileri katıldı.
"28 yıldır adalet yerini bulsun diye mücadele ediyoruz"
Anmada ilk olarak konuşan Oluç, özetle şunları söyledi:
“Bugün burada 28 yıl önce katledilen Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım'ı bir kez daha anmak için buluştuk. 28 yıl önce bu üç insanın katledilmesinin ve sadece 90’lı yılların o karanlık döneminde 17 bin faili meçhulün ortaya çıkmasının bir tek nedeni vardı o da Kürt olmalarıydı.
“90’lı yıllarda bu faili meçhuller Kürt halkına, yaşam ve söz hakkı verilmesin diyeydi. Bugüne kadar faillerinin bilindiğini biliyoruz, devletin içine oldaklandırılmış çeteler olduğunu biliyoruz. Bütün kayıtların aslında devletin elinde olduğunu biliyoruz ve 28 yıldır bu kayıtlar açığa çıkartılmadı.
“Siyasi sorumlular, bürokratlar, azmettirenler, planlayanlar ve bu cinayetleri işleyenler yargı önünde hesap vermedi. Biz 28 yıldır bu hesabın sorulması için mücadele ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz.
Karay: Bütün katillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz
Anmada Hacı Karay’ın kızı Leyla Karay da şunları söyledi:
“28 yıl oldu. Helin, Zelal ve Enes büyüdü. Bizler yaş aldık. Bu sürede ömürleri yetmeyen büyüklerimiz aramızdan ayrıldı. Tek değişmeyen adalet arayışımız oldu. Hala ilk gün olduğu gibi olmayan adaletten, işlenen insanlık suçundan, cezasızlıktan, insan hakları ihlallerinden bahsetmekteyiz.
"Yaşamış olduğumuz dönemde çağımızın bütün imkânlarına rağmen yok sayıcılığı hepimiz en üst seviyede yaşamaktayız. Bunu en büyük sebebi yargı sisteminin, dökülen kanların yeterince katillerin ellerine bulaşmadığını topluma inandırma çabasıdır.
“Ankara JİTEM faili meçhul davasında da yapılmak istenen budur. Bunun sonucunda Mehmet Ağar gibi katiller yetişmeye devam edecektir. Süregelen devlet politikasıyla beslenip her türlü imkân ellerine verilmeye devam edilecektir. Oysaki bizler babamızın huzurularına geldiğimizde artık rahat uyuyun, her şey bitti diyebilmeyi isterdik.
“Sevdiklerimizin 28 yıldır tutamadığımız yasını tutmak isterdik. İnsanlığa ve bizlere karşı işlenen bu suçlar devlet tarafından kabul edilmelidir. Şeffaf bir şekilde aydınlatılmalıdır. Tepeden başlayıp en alt rütbeye kadar bütün katillerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz."
Buldan:Katiller halen aramızda, tıpkı Mehmet Ağar ve Tansu Çiller gibi
Pervin Buldan ise şunları söyledi:
“Böylesi acılı bir günde bizleri yalnız bırakmadığınız için hepinize minnettarız. 3 Haziran 1994, Türkiye’nin kanlı tarihlerinden sadece bir tanesi. Sorgusuz, sualsiz katledilen binlerce insandan sadece bir tanesi Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay.
“Sorgusuz sualsiz diyorum çünkü bu ülkede işlenen faili belli cinayetlerin tamamının kaçırılarak işkence edilerek katledildiklerini biliyoruz. Ve bu cinayetleri işleyenlerin devlet odaklı, devlet içerisinde çete gruplarından ve devletten emir alarak, devletin bilgisi ve onayı dâhilinde bu cinayetleri işlediğini çok iyi biliyoruz.
“Ancak katledilen bütün bu insanların ortak noktaları hepsinin Kürt olması. Bu ülkede eğer Kürtsen ya bir gün öldüreceksin ya bir gün sürgüne gideceksin ya da işkenceden geçirilip katledileceksin.
“Tıpkı bu dönemde de olduğu gibi, 1990’larla 2022 arasında hiçbir farkın olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum. Ya sokak ortasında ya işyerinde ya evinde ya da bulunduğu başka bir mekânda insanlar kafasına, bedenlerine kurşunlar sıkılarak katledildi. Bu katiller ne yazık ki yargılanmadı, sorgulanmadı, cezalandırılmadı.
“Bu katiller halen aramızda, ellerini kollarını sallayarak dolaşmaya devam ediyorlar. Tıpkı o dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Başbakan’ı Tansu Çiller gibi. O dönemin emir verenleri gibi. OHAL valileri, içişleri bakanları gibi. Hepsi aramızda hiçbir şekilde ne ifadeye çağırılmadıkları, ne de cezaya çarptırılmadıkları gibi bu ülkeyi yönetenler onları her daim kahraman ilan etmekten de geri durmadı.
"Bu üç güzel insan bizlere onurlu bir miras bıraktı. Bu üç güzel insan bizlere onurlu yaşamayı, direnmeyi, mücadele etmeyi bıraktı. İşte biz üç güzel insana ama aynı zamanda bu ülkede katledilen binlerce insana, yoldaşımıza, arkadaşımıza, büyüklerimize onların mirasına sahip çıkma sözünü verdik, vermeye devam ediyoruz.
"Devlette süreklilik esas olduğu için o dönem işlenen bütün faili belli cinayetleri bugün kim yönetiyorsa çözmek zorundadır. Ancak bırakın çözmeyi, araştırmayı, katilleri yargılamayı ve cezalandırmayı her gün bu devleti bu ülkeyi yönetenlerin de AKP hükümetinin de bu cinayetlerin devam etmesi için büyük bir çaba içerisinde olduğunu biliyoruz.
"Bugün bile gözümüzü gözaltılarla açtık. Kürtlere, muhaliflere, demokratlara, insan hakları savunucularına her gün yapılan operasyonların tek bir nedeni var. Bu ülkeyi yönetenler Kürt düşmanıdır, barış düşmanıdır. Bu ülkeyi yönetenlerin demokrasiden, adaletten, barıştan yana hiçbir adım atmayacağının göstergesidir. Ama biz Savaş’a, Adnan’a ve Hacı’ya ama aynı zamanda binlerce insana söz veriyoruz.
"Bu ülkeye adaleti de barışı da demokrasiyi de mücadele ederek getireceğiz. Bugün bizim için acılı bir gün. Sadece bu üç insanın yaşamını yitirdiği değil aynı gün dünyaya gelen bir çocuğun da hikayesi.
"Babasını görmeyen, dokunamayan, babasının kokusunu çekemeyen bir insanın da bugün doğum günü. O yüzden diyoruz ki bu ülkeyi yönetenlerin, geçmişte yönetenlerin de bu devletin de bize bir özür borcu var. Aynı gün doğan Zelal Buldan’a, bu ülkeyi yönetenlerin bir özür borcu var. Helin Yıldırım'a Enes Kara’ya özür borcu var. Binlerce yetim kalan çocuğa özür borcu var.
"Ben bir kez daha bu onurlu insanların bize bıraktığı mirası tekrar sahipleneceğimize ve onların bize devrettiği bayrağı yere düşürmeyeceğimize söz veriyorum.”