Babacan'dan Erdoğan'a: Hava durumu musunuz ya?
DEVA lideri Ali Babacan "Havayı bile öngörmek mümkün. Mesele dış ilişkiler olduğu zaman ciddi konular, ekonomi olduğu zaman Erdoğan’ı öngörmek mümkün değil" dedi.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "AİHM ne demiş bizi ilgilendirmiyor" sözleri hakkında, "Böyle bir ülke olamaz, durmadan değişkenlik. Hava durumu musunuz ya? Havayı bile öngörmek mümkün. Mesele dış ilişkiler olduğu zaman ciddi konular, ekonomi olduğu zaman Erdoğan’ı öngörmek mümkün değil. Eğer Türkiye AİHM’e en çok şikayet edilen listelerde baştaysa bunun sebebi sizsiniz" dedi.
Babacan, partisinin Adana İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada şu mesajları verdi:
PARTİLİ MEDYA, GENÇLERİN YAŞADIĞI YOKSULLUKLA İLGİLENMİYOR: Bugün gençlerin harçlıklarını biriktirip iki ülke görmeye güçleri yetiyor mu? Yetmiyor. Bırakın başka ülkeyi yaşadıkları ülkeyi bile gezemez hale geldiler. ‘Üniversiteye başladım dersim için bilgisayar alamıyorum’ diyor gençler. Para biriktiriyorum tam alacak gibi oluyorum, fiyat artıyor diyor. Yetişemiyorum arkadan diyor. Bu kahredici tabloyu partili medyada görebiliyor musunuz? Partili medyada Türkiye’nin bu gerçekleri var mı? Yok. Partili medya gençlerin yaşadığı bu yoksullukla ilgilenmiyor. Onların derdi başka, ‘paralı asker’. Patronlarını dinliyorlar, patronları ne yaz derse onu yazıyorlar. Bir sağa bir sola çamur atmakla uğraştıkları için vatana millete hayırlı tek bir iş yapmaya zamanları da kalmıyor.
BU ÜLKEDEKİ HER GENCİN YÜKSEK KALİTEDE BİR HAYATI HAK ETTİĞİNİ ANLAMIYORLAR: Partili medyada arkadaşlar Pelikan mıdır nedir bana dönük bir kampanya başlatmışlar. Sebep? Gençlik yıllarımda kendi imkanlarımla yurtdışına çıkmışım. Bu kuş sürüleri ve onların akıl babaları kamu kaynaklarını tepe tepe kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri için herhâlde şaşırdılar. Ben dünyayı gezip görmüş olmaktan, görgü ve bilgimi arttırmış olmaktan gurur duyarım. Neden utanacakmışım? Siz utanın siz, bu ülkenin gençlerini en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma getirdiğiniz için siz utanın. Sözüm ona ‘uçan kuş gazeteciliği’ yapanlar ve onların patronları bu ülkedeki her gencin yüksek kalitede bir hayatı hak ettiğini anlamıyorlar.
GENÇLERİN TEK TEK TERK ETMEK İSTEDİĞİ ÜLKE AYAKTA KALABİLİR Mİ?: Teknoloji ürünlerini lüks tüketim olarak görmüyoruz. Bu ürünlerdeki vergi yükünü gençlerimiz için azaltacağız. Gasp edilmiş özgürlükleri de teker teker iade edeceğiz. Biz istihdam imkanlarını arttıracağız. Gençlere hayallerini süsleyen iş imkanlarına erişme fırsatı sunacağız. Gençlerin umutsuzluğa sürüklenmesi Türkiye’nin bir numaralı beka sorunudur. Cumhurbaşkanı hiç dilinden düşürmüyor ya ‘beka, beka’. Beka ne demek? Beka ayakta kalmak demek. Gençlerin tek tek terk etmek istediği bir ülke ayakta kalabilir mi? Bugün ne yazık ki gençler çareyi ülkeden kaçmakta arıyor. Bu nedenle biz ülkeyi, gençlerin yaşamak istediği bir ülke haline getireceğiz. Hem de sadece kendi gençlerimizin değil, başka ülkeden gençlerin de gelip bir süre eğitim almak istediği bir ülke haline getireceğiz.
TÜRKİYE, AİHM’E EN ÇOK ŞİKAYET EDİLEN LİSTELERDE BAŞTAYSA SEBEBİ SİZSİNİZ: Geçen sene bir gece yarısı aldıkları hukuksuz kararla öncüsü olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’yi tek imzayla çıkarttılar. Şimdi de ülkemizi kuruluşundan beri içinde yer aldığı Avrupa Konseyi’nin yaptırım kararlarıyla baş başa bıraktılar. Niçin? Sayın Erdoğan’ın keyfi öyle istedi çünkü. Kendi vatandaşımızın haklarını ihlal ettiği yetmiyor gibi bir de bu ihlal tespit edildiğinde bağlı olduğumuz sözleşmeyi uygulamamakla inat ediyor. AİHS’in altında Türkiye’nin imzası var mı? Var. İnsan hakları sözleşmesi hangi insanın hakkı? Bizim insanımızın hakkı, kendi vatandaşımızın hakkı. Rahmetli Özal niye AİHM’e başvuru hakkını getirdi bu ülkeye? Bir gün gelir de otoriter bir iktidar, vatandaşlarımıza zulmetmeye başlarsa insanların nefes alacağı bir kapı olsun diye uzun vadeli bir vizyonla bu adımlar atılmış. Böyle bir ülke olamaz, durmadan değişkenlik. Hava durumu musunuz ya? Havayı bile öngörmek mümkün. Mesele dış ilişkiler olduğu zaman ciddi konular, ekonomi olduğu zaman Erdoğan’ı öngörmek mümkün değil. Yine en iyi bildiği şeyi yapıyor, meseleyi çarpıtıyor. Sayın Erdoğan’a soruyorum: AİHM onca yıldır bizim mahkemelerimize saygısızlık etmiyordu da şimdi mi ediyor? Eğer Türkiye AİHM’e en çok şikayet edilen listelerde baştaysa bunun sebebi sizsiniz. Madem öyle siz kendiniz neden zamanında tam 3 defa AİHM’e başvurdunuz? Sayın Erdoğan AİHM’e başvurunca sorun yok ama başkası başvurduğunda sorun var. Türkiye’nin gençleri Avrupa’ya gitmek isterken Avrupa’dan kopmak için her şeyi yapan bir yönetim felaketinden bahsediyoruz.
VATANDAŞINA IBAN VEREN DEĞİL, SORUMLULUK SAHİBİ BİR YÖNETİM OLACAĞIZ: Bozulan siyasi diyaloğumuzu yeniden tesis edeceğiz. Gümrük Birliğini genişletmek için kolları sıvayacağız. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki vize uygulamasının kalkması için çabalayacağız. Avrupa ülkelerinden ülkemize akacak olan doğrudan yatırımların artmasını sağlayacağız. Bizim istikametimiz vatandaşlarımızı Avrupa Birliği standartlarına yükselten bir imkana ulaştırmak. Bu istikametle birlikte ülkemiz hukuk, ekonomide, demokraside süper lige böylelikle yükselmiş olacak. Zor koşullar yaşandığında vatandaşına IBAN veren değil, Avrupa’da birçok ülkede yapıldığı gibi vatandaşına doğrudan destek veren sorumluluk sahibi bir yönetim olacağız. Beştepe’nin etrafına kümelenen dar bir grubun kamu kaynaklarını kendi arasında paylaşmasına son vereceğiz.
DESTEK ÖDEMELERİNİ AYNI YIL YAPACAĞIZ: Tarım Eylem Planı’nı gerçekleştirdik. Çiftçimize vereceğimiz desteği arttıracağız. Destek miktarlarını ekim, dikim döneminde açıklayacağız, iş işten geçtikten sonra değil. Destek ödemelerini aynı yıl yapacağız. Bir sene sonra değil. Çiftçimizin kredi borçlarını iki yıl ödemesiz olmak üzere sıfır faizle taksitlendireceğiz. Ziraat Bankası’nı yeniden çiftçinin bankası yapacağız. Gübre maliyetinin tam yarısını biz karşılayacağız. Bir adım da sulamada atacağız, çiftçimize düşük fiyattan bir elektrik tarifesi uygulayacağız. Mevsimlik tarım işçilerinin, konaklama, sağlık, umumi ve kişisel temizlik olmak üzere hayati standartlarını iyileştireceğiz. Tarım işçilerinin çocukları eğitim ihtiyacını karşılasın diye de gerekli her türlü desteği sunacağız.
ÖNCELİKLERİ RANT: İklim değişikliği nedeniyle ekim ve hasat zamanları değişti. Pamukla anılan bölgemizde artık ürün deseni farklılaşıyor. Kuraklık önemli bir sorun. Ülkemizdeki bütün sulama yatırımlarını alt alta yazın toplayın bir Kanal İstanbul parası etmiyor. İşte biz, söz verdik. İktidarımızın ilk 5 yılında Türkiye’deki tüm tarımsal sulama projelerini tamamlayacağız. Bu iş öncelik meselesi. Öncelik toprak mı tarım mı? Rant mı? Şu anda bunların önceliği rant.
RANT GÖZLÜKLERİ İLE BAKANLAR BUNU GÖRMÜYOR: Adana denilince tabii aklımıza güneşli günler geliyor. Güneş enerjisi potansiyeli çok yüksek olan Adana’da yenilenebilir enerji konusunda ciddi bir potansiyel var. Sağlıklı ve sürdürülebilir toprak yönetimini oluşturarak, düşük verimli alanlarımızı olabildiğince güneş tarlaları ile değerlendireceğiz. Yenilenebilir enerji alanında topyekûn bir atılım gerektiğine de inanıyoruz. Güneş enerjisi santral kapasitesini iki katına çıkartmak mümkün ama güneşe güneş gözlükleri ile değil rant gözlükleri ile bakanlar bunu görmüyor.
İHRACATÇIMIZIN YANINDA OLACAĞIZ: Adanalı sanayicimiz de yakından takip ediyor ki Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Avrupa Birliği’ne ihraç edilen ürünler, üretimde salınan karbon emisyonuna göre vergilendirilecek. Bu ihracatımızı etkileyebilecek çok önemli bir konu. İşte biz yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği atılımlarımızda bu konuda da ihracatçımızın yanında olacağız.”