Aylık ve yıllık getiride şampiyon altın

Aylık ve yıllık getiride şampiyon altın

Külçe altın, yıllık bazda yüzde 10.19 oranlarında yatırımcısına en yüksek getiri sağlayan yatırım aracı oldu. İsrail-Filistin savaşıyla birlikte atak yapan altın, diğer yatırım araçlarının önüne geçti

Kasım 2023’te aylık en yüksek reel getiri, yurtiçi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 2.47, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 2 ile külçe altında gerçekleşti. Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; euro yüzde 2.27 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları yüzde 0.02, mevduat faizi yüzde 0.54, BIST 100 endeksi yüzde 4.90 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 5.85 oranlarında kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde; euro yüzde1.8 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; dolar yüzde 0,47, mevduat faizi yüzde 1, BIST 100 endeksi yüzde 5.34 ve DİBS yüzde 6.27 oranlarında yatırımcısına kayıp yaşattı. Ons altındaki dalgalı artış eğilimi devam ediyor, bu gram altında da artış eğiliminin devam etmesini sağlıyor. Gerek merkez bankalarının faiz artırımına gelecek yıl son vermeleri ve yılın ikinci çeyreği ya da yarısından itibaren indirime gidecekleri beklentisi bu artıştaki temel etken.

Yatırım araçlarının getirisini altı aylık dönemde ele aldığımızda, borsa yatırımcısı en kazançlı çıkan oldu. Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 Endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 29.31, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 23.12 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 43.43, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 46.13 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı... Bu dönemde, merkez bankalarının faiz artırımlarının ne zaman sona ereceği konusunda bir netlik yoktu, Rusya-Ukrayna savaşı rutinleşmişti ve henüz Ortadoğu’daki savaşın etkileri hissedilmiyordu. Aynı şekilde, TCMB’nin faiz artırımlarının ve sıkılaştırma politikalarının etkileri de henüz etkilerini göstermemişti. Döviz kurlarının baskılandığına ilişkin kanı da, tek yüksek getirili yatırım aracı olarak borsanın öne çıkmasını getirmişti.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 25.48, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 10.19 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından BIST 100 Endeksi yüzde 21.16, euro yüzde 14.64 ve dolar 8.18 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi yüzde 19.37 ve DİBS yüzde 47.49 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde BIST 100 Endeksi yüzde 6.40 ve euro yüzde 0.67 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; dolar yüzde 4.99, mevduat faizi yüzde 29.19 ve DİBS yüzde 53.88 oranlarında kayıpla dönemi kapattı. Bir yıllık süreçte, özellikle seçim öncesi ve seçim sonrasındaki ilk üç ayda yaşananların sonuçları, bu getiri oranlarının temel sebebi. Mevduat faizlerinin enflasyonun çok altında kalması, dövizin arka kapı müdahaleleriyle baskılanması, yatırımcının borsaya yüklenmesini ve rallinin sürmesini sağlamıştı. Ancak, özellikle İsrail-Filistin savaşıyla birlikte atak yapan altın, tüm diğer yatırım araçlarının önüne geçti.

Doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı olarak ise tüm yurttaşları ilgilendiren yeni asgari ücret rakamının belirlemesine yönelik süreç, bugün başlıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğindeki toplantıda, işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi tarafını ise en fazla üyeye sahip konfederasyon olduğu için Türk-İş temsil ediyor. Bu yılki görüşmelerde önceki yıllardan farklı olarak, beş kişilik Türk-İş heyetinde ilk kez farklı sektörlerden dört işçi yer alacak. Kasiyer, sağlık çalışanı, enerji işçisi ve karayollarında çalışan bir taşeron işçi, bu yıl yeni asgari ücretin belirlenmesi sürecine katılacak. Türk-İş’in şu ana kadar yaptığı tek açıklama, ‘insan onuruna yakışır’ bir asgari ücret! Bu çok muğlak bir ifade olmakla birlikte, Türk-İş’in açlık sınırının üzerinde bir asgari ücret talep edeceğini tahmin edebiliriz. TİSK ise dengeli, istihdamı ve rekabet gücünü koruyacak bir asgari ücret tarif ediyor. Tabii pazarlık öncesi bir rakam telaffuz edilmiyor.

Türk-İş’e göre, Kasım 2023 itibarıyla, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 14,025 TL’ye yükselmişti. 12 aylık mutfak enflasyonu da yüzde 80.12... Üstelik bu TÜİK verileri, ENAG verilerine göre bu oranı ikiyle çarpmak gerekiyor! 2024 enflasyon beklentisi ise yüzde 36, tabii bu çok iyimser bir rakam! Peki Türk-İş’in açlık sınırının üzerinde bir zamla kastı, 15,000 TL mi olacak! Bir hesap yapalım, 11,402 TL olan 2023 asgari ücretine yüzde 50 zam yapıldığı takdirde asgari ücret 2024’te net 17,103 olarak uygulanacak. Zam yüzde 55 olduğu takdirde ise asgari ücret rakamı 17,673 lira olarak hesaplanıyor. Ya yüzde 65 olsa ne olur? 18,813 TL... “E bu yıl yapılan zamları hesaba katmıyor musun?” sorusu sorulabilir. Sadece et, tavuk ve süt fiyatlarına bakınca zaten o zamların çoktan eridiğini göreceksiniz. Ve bu zam eğer ki tek zam olacaksa, gelecek yılın ilk çeyreğinde açlık sınırının altına inilmiş olacak.

Asgari ücrete talim edenler kadar bu seviye civarında ücret alanların oranının yüksekliği de dikkat çekiyor. Bloomberg Businessweek Türkiye’nin yaptığı araştırmaya göre, asgari ücretlilerin oranı Avrupa Birliği ortalamasında yüzde 4’ken Türkiye’de inşaat, hazırgiyim ve mobilya sektörlerinde bu oran yüzde 60-70 aralığında seyrediyor. Asgari ücretin biraz üzerinde ücret alanlar da göz önünde bulundurulduğunda 17 milyon çalışanın yaklaşık 7 milyonu asgari ücret civarı bir ücret alıyor. Asgari ücret rakamı kadar yaygınlığı ve hedef ücret haline gelmesi de hem ekonomik hem de sosyal açıdan çok ciddi bir sorun. Ücret skalasında asgari ücrete yakınlaşmanın çalışanlar üzerinde olumsuz psikolojik etkisi de söz konusu. Bu hem emek üretkenliği olumsu yönde etkiliyor hem de gelir kompozisyonundaki eşitsizliğin derinleşmesi ekonomik büyüme açısından sıkıntı yaratıyor. Ve görünen o ki, bu rakam gelecek yıllarda daha da artabilir ve emek piyasasında yapısal bir dönüşüme gidilmezse kangrenleşebilir.

Emekliler için bıçak çoktan kemiğe dayandı. Sağlıklı beslenebilmek onlar için iki yıldır bir hayaldi, şimdi açlıkla karşı karşıyalar... Tüm bu sorunları dile getirmek amacıyla, DİSK Emekli-Sen, Emekliler Dayanışma Sendikası ve Tüm Emeklilerin Sendikası tarafından çeşitli illerdeki emeklilerin katılımıyla Ankara’da ‘Büyük Emekli Mitingi’ düzenlendi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Hazineden tamamlanan 7.500 lira emekli aylığıyla yaşamaya çalışan 10 milyon emeklinin olduğu bu ülkede, ‘Emeklilikte insanca yaşam, haktır’ diyerek mücadele veriyoruz” dedi. Sözünü ettiğimiz yurttaş sayısı 10 milyon ve emekliyken çalışma imkanı olmayanlar için durum artık içler acısı... Emeklilere yapılan zam zaten enflasyon karşısında eriyip bitmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer’in yaptığı kaba hesapla vardığı sonuç, 7.500 TL’lik maaşın alım gücünün çoktan 5.000 TL seviyesine gerilediği... Kıymanın kilosunun 400 TL, sütün litresinin 30 TL civarına geldiği bir ülkede 7,500 TL ile yaşamanın imkansız olduğu aşikar. Büyük olasılıkla emekli maaşlarına yapılacak zam, asgari ücrete yapılacak zamla paralel bir seyir izleyecek ve bunun anlamı çok açık, 2024 yılında da emeklilerin büyük çoğunluğu evlerine kapanıp açlıkla mücadele etmeye çalışacak!

Fitch Ratings’in ‘Küresel Ekonomik Görünüm’ raporunda, küresel ekonominin bu yıla ilişkin büyüme tahmini, yüzde 2.5’ten yüzde 2.9 seviyesine çıkarıldı. 2024’te ise dünya ekonomisinin büyümesinin yüzde 2.1’e gerilemesinin beklendiği belirtildi. Raporda, parasal sıkılaştırmanın etkilerinin gelecek dönemde hissedilmesinin beklendiği, Çin’deki konut sektörü sorunları ve Euro Bölgesi’ndeki duraklamanın 2024 yılında küresel büyüme üzerinde olumsuz yansımalarının görülebileceği vurgulandı. Rapora göre, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4.1, gelecek yıl ise yüzde 2.5 büyüme göstermesi bekleniyor. Ayrıca raporda, ABD ekonomisinin 2023 sonunda yüzde 2.4, gelecek sene ise yüzde 1.2 seviyesinde büyüyeceği beklentisine yer verildi. Rapordu Çin’e yönelik 2024 beklentileri de pek parlak değil. Çin ekonomisin bu yıl sonunda yüzde 5.3, gelecek yıl ise yüzde 4.6 oranında büyüme kaydetmesi öngörülüyor. Avrupa Birliği’nin 2023’te yüzde 0.5, gelecek yıl 0.7 büyüme kaydetmesinin beklendiği belirtilen raporda, İngiltere ekonomisinin ise bu yıl yüzde 0.5, 2024 yılında 0.3 büyüyeceği öngörüsü yer aldı. Gelişen ekonomilere gelince... Bu yılki beklenti yüzde 4.6, gelecek yıl ise yüzde 3.9.

Rekabet Kurulu tarafından kırmızı etteki sorunlar üzerine yapılan araştırmanın sonucu açıklandı. Ve aslına bakarsanız, yıllardan bu yana besicilerden kasaplara kadar herkesin yüzlerce kez dile getirdiği sorunlar teyit edilmiş oldu! Kırmızı et fiyatlarının uçmasının sebebi salt enflasyonist ortam değil, birikmiş ve çözülmesi uzun süre alacak yapısal sorunlar... Söz gelimi yemin yüzde 45’ini ithal ediyoruz. Çünkü yem fabrikalarını kapattık! Süt üretiminde yanlış taban fiyat uygulamasıyla süt sektörünü ciddi bir krize soktuk ve şimdi peynirin kilosu en az 300 TL. Ama daha uzun döneme yayılmış ve plansızlık kaynaklı yapısal sorunlar da var. Söz gelimi besicilikte ölçek sorunu... İşletmelerin çoğu aile işletmesi ve çok küçük ölçekli. Yine Türkiye’nin hayvan varlığının ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan olması gerek, ama büyükbaş hayvancılık özendirilmiş. Mera Kanunu ile meralar ortadan kalkmış. Kırmızı ette fiyat artışını önlemek amaçlı palyatif çözümler, özellikle de karkas et ithalatı bir darbe daha vurmuş. İşte biz bu yüzden kıymanın kilosunu 400 TL’ye bonfilenin kilosunu ise 900 TL’ye almaya mahkumuz. Ve bu yıl bitmeden yüzde 20’lik bir zamma daha hazır olun!

Rekabet Kurulu tarafından kırmızı etteki sorunlar üzerine yapılan araştırmanın sonucu açıklandı. Ve aslına bakarsanız, yıllardan bu yana besicilerden kasaplara kadar herkesin yüzlerce kez dile getirdiği sorunlar teyit edilmiş oldu! Kırmızı et fiyatlarının uçmasının sebebi salt enflasyonist ortam değil, birikmiş ve çözülmesi uzun süre alacak yapısal sorunlar... Söz gelimi yemin yüzde 45’ini ithal ediyoruz. Çünkü yem fabrikalarını kapattık! Süt üretiminde yanlış taban fiyat uygulamasıyla süt sektörünü ciddi bir krize soktuk ve şimdi peynirin kilosu en az 300 TL. Ama daha uzun döneme yayılmış ve plansızlık kaynaklı yapısal sorunlar da var. Söz gelimi besicilikte ölçek sorunu... İşletmelerin çoğu aile işletmesi ve çok küçük ölçekli. Yine Türkiye’nin hayvan varlığının ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan olması gerek, ama büyükbaş hayvancılık özendirilmiş. Mera Kanunu ile meralar ortadan kalkmış. Kırmızı ette fiyat artışını önlemek amaçlı palyatif çözümler, özellikle de karkas et ithalatı bir darbe daha vurmuş. İşte biz bu yüzden kıymanın kilosunu 400 TL’ye bonfilenin kilosunu ise 900 TL’ye almaya mahkumuz. Ve bu yıl bitmeden yüzde 20’lik bir zamma daha hazır olun!

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.