Adli Tıp Uzmanları Derneği: Enkaz altından çıkarılan cenazeler karıştı
ATUD Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal başta köyler olmak üzere çoğu yerde cenazelerin kimliksiz gömüldüğünü belirterek birçok yerde de enkazdan çıkarılan cenazelerin karıştığını dile getirdi.
Adli Tıp Uzmanları Derneği (ATUD) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal, başta köylerde olmak üzere birçok birçok cenazenin kimliksiz gömüldüğünü belirtti. Hilal, "O ruh hali içinde yanlışlıkla veya post morten dediğimiz kokuşmaya bağlı değişikliklerle cenazeler tanınmaz hale gelince, 'Bu bizim yakınımızdır' diye düşünülüp alınıp gömüldü. Daha sonra o gömülenlerin kendilerinin cenazesi olmadığını gördüler" diye konuştu.
Normalde yapılması gerekenlerle depremde yapılanların birbirine uymadığını anlatan Hilal, "Yapılması gereken; her cenazeden örnek alınması lazımdı. İnsanlar yakınlarını ilk başlangıçta buldukları zaman tanıyabildiler. Araya zamana girince göçüğün de etkisiyle cenazelerin şekilleri, biçimleri ve görüntüleri bozulunca tanınmaz hale geldiler" dedi. İnsanların depremin yarattığı ruh durumu içinde bir an önce cenazelerini gömme gayreti içinde olduğunu söyleyen Hilal, "O ruh hali içinde yanlışlıkla veya post morten dediğimiz kokuşmaya bağlı değişikliklerle cenazeler tanınmaz hale gelince 'Bu bizim yakınımızdır' diye düşünülüp alınıp gömüldü. Daha sonra o gömülenlerin kendilerinin cenazesi olmadığını gördüler" diye konuştu.
"RUTİN DIŞINDA İŞLEMLER YAPILDI"
Normal seyir halinde kimliği belli olan veya olmayan herkesten DNA için FDA kartı denilen kan örneklerinin damlatılarak alınması gerektiğini ifade eden Hilal, bu işlemin daha ziyade bilinmeyen cenazelere uygulandığını dile getirdi. Bazı yerlerde bu işlemin de yapılmadığını belirten Hilal, "Biraz önce konuştuğum bir kişi, kızkardeşini ve kızkardeşinin çocuğunu kaybediyor. Kaybettiği anne ve babası da kan çalışılmadan gömüldüğü için kimliklendirme çalışması yapılamıyor. Çünkü bu çalışmada kan anne ve babadan çalışıyor" diye anlattı. İnsanların bu ve benzeri hikayelerle mağdur olduklarını ifade eden Hilal, "Büyük bir yıkım ve çok sayıda da ölüm olunca o ilk günlerde rutinin dışında işlemler yapıldı" dedi.
"SAĞLIK BAKANLIĞIYLA SAĞLIKLI İLETİŞİM KURAMADIK"
Depremin başından itibaren Sağlık Bakanlığı ile sağlıklı bir iletişim kuramadıklarını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Hilal yaşananları şöyle aktardı: "Biz sürecin başında uzmanlık derneği olarak gönüllü listesi oluşturduk. Özellikle bu adli tıp alanında... Çünkü bu işi koordine eden Adli Tıp Kurumu'ydu. Adli Tıp Kurumu'yla bağlantıya geçtik. Onlar da 'tabii seve seve götürürüz' dediler. Ama üniversitelerin bazıları dediler ki; 'resmi yazı olmadan biz size izin vermeyiz. İnsanlar yıllık izinden alıp ya da kendileri valiliğe başvurarak gitmeye de razıydı. Biz bunun önüne geçebilmek için Sağlık Bakanlığı ve CİMER'e yazı yazdık. Kamuoyuna da durumu açıkladık ve dedik ki; 'Olağanüstü bir durumdayız. Herkesin görevlendirmesini çıkartılsın'. Aynı talebi rektörlüklere ve YÖK'e de yazdım. Ama hiçbirinden bir dönüş olmadı. ATUD olarak yazılar yazdık; hiçbirinden bize olumlu olumsuz bir dönüş sağlanmadı."
"VATANDAŞLAR KİMLİKSİZ GÖMÜLDÜ"
Hala 10 ilde kimliklendirme çalışmalarının devam ettiğini sözlerine ekleyen Hilal; "Zaten artık yeni bir uzman rotasyanuna gerek kalmadı. Olayın ilk anları geçti. Sağlık Bakanlığı TTB'ye yaptığını bütün uzmanlık derneklerine de yapıyor. Her şeyi ben yaparım kimse ile ilişki kurmamıza gerek yok diye düşünüyorlar" dedi. Kimliksiz vatandaşların gömüldüğünün beyanının kendilerine de ulaştığını ifade eden Hilal bu durumun daha ziyade kırsalda yaşandığını da kaydetti.