AB Zirvesi sonuç bildirgesi olumlu, ama tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığı görüldü
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'ye hem teşvik hem yaptırım tehdidinin çıktığı AB Liderler Zirvesi Bildirisi'nden memnun.
Dışişleri Bakanlığı, Bakanlık, AB Devlet ve Hükümet Başkanları Mart Zirvesi sonuçları hakkında yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, AB Zirvesi Sonuç Bildirisi'nde temel alınan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı/AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilci Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan, “Türkiye ile AB arasında siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin durumu” başlıklı raporun değerlendirme bölümünde olumlu gündemin gereği vurgulanmış olsa da birkaç üye ülkenin dar görüşlü iddialarının etkisinde ve Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığının görüldüğü belirtildi. Ancak "Bununla birlikte Türkiye-AB ilişkilerini olumlu gündem temelinde ilerletme konusunda raporla ortaya konulan çabayı ve Zirve Bildirisine yansıtılmaya çalışılan söylemi memnuniyetle karşılıyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin müzakere eden aday ülke olarak AB ile ilişkilerini üyelik hedefi doğrultusunda, iş birliği ve karşılıklı yarar temelinde geliştirmeyi içtenlikle arzu ettiği kaydedilerek, gerginliğin azaltılması ve diyalog kanallarının yeniden işler hale getirilmesinin Türkiye’nin ve sağduyulu birçok AB üyesi ülkenin çabalarıyla mümkün olabildiği aktarıldı.
AB tarafından olumlu gündem temelinde somut ve yapıcı adımlar atılmasının Türkiye'nin haklı beklentisi olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bu adımların zirve bildirisinde koşullara bağlanması, sadece belli alanlara değinilmesi ve hazirana ertelenmesinin ise yakalanan olumlu ivmenin kaybolmasına sebebiyet vermemesini umut ediyoruz. 18 Mart Mutabakatı’nın göç konusunda iş birliği dahil tüm unsurları ile yenilenerek uygulanmaya devam edilmesi için AB ile çalışmaya hazır olmamıza ve bu konuda somut öneriler sunmuş olmamıza rağmen, AB tarafının mutabakatın kapsamlı içeriğini göz ardı ederek seçici davranmak ve muğlak ifadelere yer vermek zorunda kalması, birlikte küresel aktöre dönüştürmek istediğimiz AB açısından zayıf adımlar olarak kalmıştır.
Hukukun üstünlüğünün ve temel haklar alanlarında diyalogdan öte, katılım müzakereleri çerçevesinde fasıl bazında çalışılması gerektiği düşünülüyor. Bu çerçevede, AB’nin 23 ve 24. fasılları, yeni genişleme strateji çerçevesine de uygun olarak, açmasını bekliyoruz."